Author

Mithat Çelik

Browsing

Cumhuriyet’in erken ve radikal dönemlerinde dahi Diyanet’in teşkilat kadrosunun kökeni Osmanlı ulemasına dayanan gericilerden oluşması, radikalizmin terk edildiği dönemde Diyanet’in karşı devrimciler tarafından fethini kaçınılmaz hale getirdi. “1924 yılında din alanının laik cumhuriyetin kurallarına göre düzenlenmesi amacıyla Şeriye ve Evkaf Vekaleti’nin yerine kurulan Diyanet İşleri Başkanlığı uzun yıllardır kuruluş amacından sapmış, laiklik karşıtı eylemlerin odağı haline gelmiştir.” Yukarıdaki satırlar, Fikir Kulüpleri Federasyonu’nun “Ali Erbaş İstifa! Cumhuriyet İçin Toparlanın!” çağrısıyla imzaya açtığı metinden alındı. Laik cumhuriyetin…

2010 yılının 12 Eylül gününde yapılan anayasa değişikliği referandumu, 10 yıl aradan sonra bir kez daha ve çok ilginç bir içerik(sizlik)le gündemi işgal ediyor. 2010’da yapılan referandumun Türkiye’nin karşı devrim tarihinde önemli bir yer tuttuğu açık. “12 Eylül darbecileri yargılanacak, demokrasi gelecek” yalanıyla HSYK’nın Fethullahçılar tarafından ele geçirilmesine zemin hazırlayan ve karşı devrimin önündeki kayda değer bir direnci bertaraf eden bu önemli dönemecin yıllar sonra da tartışılması yararsız değil. Ama bugün tartışılan referandumun kendisi değil.…

Kürt faktörüne yönelik tüm değerlendirmeler, HDP’nin politik söylemlerini değil, ayan beyan ortada olan ve çok güçlü bir maddi zemine dayanan Amerikan etkisini merkeze koyarak yapılmalı. Emperyalizmi ve emperyalizme karşı yurtsever görevleri, içinde siyaset yapılan bölgenin dinamiklerine değinmeden tartışmak mümkün değil. Bu yazıda bu tartışma bölgenin önemli dinamiklerinden Kürt faktörü üzerinden yapılacak. Vurgulamakta yarar var, Kürt sorunu değil, Kürt faktörü. Arada ne fark mı var? Bunları tamamen ayrıştırmak mümkün olmasa da iki ayrı kategoriyi ifade ettiklerini…

Tarih 25 Temmuz 2016. Üzerinden henüz 10 gün geçmiş olan 15 Temmuz’u hazırlayan süreç şu sözlerle tarif edilmişti: “Bu örgütün bir dizi devlet kurumunu ele geçirmiş olması da tek başına kriminal bir vaka değil, dinin siyasal ve toplumsal yaşantıyı biçimlendirir hale getirmesinin doğal bir sonucudur. Bu grup, kendi ısrarı ve becerisinin yanında, bürokrasiyi Cumhuriyet’in geleneksel kadrolarından arındırmaya dönük bir siyasal proje yüzünden bu denli güçlenebilmiştir.” Toplumun önemli bir bölümü (belki de tamamı) farkında olsa da…

İlericilik-gericilik kavgası Türkiye’nin özel sorunu olmayıp dünya-tarihsel bir durum ve uluslararası bir taraflaşma ekseni olarak Türkiye’ye yansımıştı. Taraflaşmanın miladı ise 1789’du. Dört yıl önce bu ay, bir zamanlar laikliğin teminatı sayılan TSK içinde bir dini cemaatin talimatıyla hareket eden bir grubun darbe girişimine tanık olduk. 20 yıla yaklaşan karşı devrim sürecinin bu uğrağının yıldönümünde laiklik ve cumhuriyeti yeniden tartışıyoruz. Bu yıldönümünü askeri darbe-sivil darbe ya da darbe-demokrasi gibi eksenlerle ele alanlar olacaktır. Devrim dergisi bunu…

Ülke tarihinin en kitlesel başkaldırısına kendi görevlerinden kaçarak yanıt veren sol, elinde kalan bakiyeden bağımsız olarak başarısız sayılmalı. Başarısızlığın kaynağı, dünyanın ve Türkiye’nin yeni dengesinin, daha doğrusu dengesizliğinin gözden kaçırılmasıydı. Özel bir tarihteyiz. “Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” dedirten bir pandeminin ortasında, aynı cümleyi çok önce kurdurmuş olan Gezi direnişinin 7. yıldönümünü karşılıyoruz… Devrim dergisinde somutlanan iradenin Gezi’yi kendi doğumunda özel bir uğrak saydığı biliniyor. Bu yıldönümü vesilesiyle Gezi’nin sunduğu siyaset ve öncülük derslerini toparlamayı…

Varlık gerekçesi işçi sınıfı iktidarı olan öznenin kendini güçlendirmesi, sözünü bir eylem kılavuzu haline getirerek emekçilere öz gücüyle ulaştırmanın yolunu bulması gerekir. Yeni bir yola çıktık. Bundan dört ay önce kullandığımız ifadeye başvuracak olursak “günü geldiğinde dünyayı bu kez Türkiye’den sarsacak, adını koyalım, Türkiye’de devrim yapacak iradeyi oluşturma” yoluydu çıktığımız. Uzun bir yolun henüz başındayız. Bu yazıda benzer bir yolculuğu 103 yıl önce zaferle taçlandıran ve 22 Nisan’da 150. yaş gününü kutladığımız bir ustanın yine…

Yerlilikten kastımız otantik kültürel motifler değil. Evrensel bir ideoloji olarak sosyalizmin Türkiye nesnelliğinde nasıl yeniden üretildiğine ve daha etkin bir yeniden üretimin nasıl olabileceğine dair tartışmayı kast ediyoruz. Yeni bir çıkış arayışındayız. Hem evrensel hem buraya ait zengin bir kaynağı iktidara taşıyacak bir çıkış… Tarihi yok sayan çıkış arayışları rüzgarın yönüne göre savrulmaktan farksızdır. İradenin tayin ediciliğine inanç ne kadar zorunluysa kendini var eden tarihsel kaynaklara reddiye de o kadar dağıtıcı. Tarih derken sadece solun…

Bu konuda en başta söylenmesi gereken, 60’lı yılların devrim stratejisi tartışmalarının bütünüyle değerli olduğudur. Bu söylenen Sosyalist Devrim (SD) ve Milli Demokratik Devrim (MDD) kanatlarının her ikisi için de geçerli. İlk sayımızda adımıza uygun olarak devrim ve devrimcilik temalı yazılara yer verdik ve bu mecrada Türkiye devriminin, yani Türkiye’de sosyalizmin örgütlü bir güçle buluşarak iktidara gelmesinin yolunu tartışacağımızı beyan ettik. İddiamız büyük, ama bundan daha azıyla yetinildiği, ufukta devrimi görmeksizin salınmak kanıksandığı takdirde devrimci bir…

Yeni vergiler, yeni zamlar, asgari ücrete sadaka zammı derken Saray’dan yerli otomobil hamlesi geldi. Erdoğan’ın “babayiğitler” dediği beş patron ile TOBB’un ortaklığında kurulan TOGG (Türkiye’nin Otomobili Girişim Grubu) tarafından üretileceği ilan edilen elektrikli otomobilin lansmanı yapıldı. Yandaş medya ve troller “Volkswagen’de TOGG paniği” ve “Yerliye sipariş yağmuru” haberleri (daha fabrikanın inşaatına bile başlanmadığını hatırlatalım) ve “sunroof”tan kafasını çıkaran Fatih Sultan Mehmet görselleriyle çığırtkanlığın dibine vururken toplumun önemli bir bölümü yerli otomobilin üretileceğine inanmıyor. Halkın şüpheciliği…