Siyasette devrimcilik derken bu düzeninin ötesine uzanan bir siyaseti, devrimin ve sosyalizmin siyasetini kastediyoruz.
Devrim Hareketi’nin kuruluşu Türkiye siyasetine devrimci bir müdahale anlamına geliyor. Yani ülkenin sorunlarının ve bu sorunların kaynaklarının tespit edildiği; bu tespitlerin üzerine bina edilen ve mücadele içerisinde her gün yeniden üretilecek bir siyasal çizgiden bahsediyoruz. Ya da Devrim’in siyasetinden…
Siyaset tarzımız, söylediklerimiz ya da söylemediklerimiz, yaptıklarımız ve yapamadıklarımız elbette zamanla kendisini gösterecek ve hem öznenin hem de ülke nesnelliğinin durumuna göre her dönemeçte yeniden biçimlenecek. Ancak yine de yola çıkarken kimi vurguların yapılması gerektiği kanısındayız. Bu yazıda Devrim Hareketi’nin kendi siyasetine ilişkin sahip olmayı hedeflediği üç temel özellikten bahsedeceğiz: Devrimcilik, örgütleyicilik ve seçicilik…
Devrimci Siyaset
Devrim kavramına yaptığımız vurgu kimilerince aşırı bulunabilir. Biz aksini düşünüyor, daha fazla devrim ve daha fazla devrimcilik diyoruz. Devrim dergisi bir yıl önce yola çıkarken şu saptamayı yapmıştı: “Bugün Türkiye’de devrimci bireyler var, devrimin zorunluluğunu teorik düzeyde bilen öbekler var, ancak bir özne olarak devrimciler yok.”1“Başlıyoruz,” Devrim, Sayı: 1, Ocak 2020, Kaynak: https://dsosyal.com/devrim/sayi-1/basliyoruz/ İçinden geçtiğimiz bir yıl ve pandemi sürecinde yaşananlar bu tespiti de bir anlamı ile doğrulamış oldu. Detaylara boğulmayalım. Türkiye siyasetinde devrimciler bir özne olarak yer almıyor ve bize düşen de bu eksikliği devrimci bir siyaset ile kapatmak.
Siyasette devrimciliği vurgularken elbette biçimsel bir radikalizmi ya da her ne şartta olursa olsun en ileri sloganları tekrarlamayı anlamıyoruz. Siyasette devrimcilik derken bu düzeninin ötesine uzanan bir siyaseti, devrimin ve sosyalizmin siyasetini kastediyoruz.
İçinde bulunduğumuz düzenin sorunlu olduğunu inkâr eden pek çıkmayacaktır. Sayısız sorun arasından en temelde yer alanları ortadan kaldırmak içinse kaynakların piyasanın ihtiyaçlarına göre şekillenmesinden kurtulmaya ve insanlığın kontrolü almasına ihtiyacımız var.2“Biz tarihin bir yönü olduğunu düşünüyoruz. İnsanlık, varoluşundan itibaren önce doğa ile, sonra da kendi yarattığı koşullar ile çetin bir mücadele içinde oldu hep. Bu mücadelede yaşamın kontrolüne ait ibrenin “bilinçli insan edimi”ne doğru kaymasına ilerleme; hayatımızın doğal felaketlerin, kimi gerici batıl inançların ya da azınlıkta olanların bireysel ekonomik çıkarlarının tarafından daha fazla belirlenir hale gelmesine ise gerileme diyoruz. Devrimcilik, her şeyden önce tarihi ilerletme kavgası ve arayışıdır!” Ercan Bölükbaşı, “Devrimcilik ve Gelecek Kavgası,” Devrim, Sayı: 1, Ocak 2020, Kaynak: https://dsosyal.com/devrim/sayi-1/devrimcilik-ve-gelecek-kavgasi/ Bunun yolu üretim araçlarının toplumsal mülkiyetinden geçiyor ve bu mülkiyet biçimine sahip olan düzenin bilenen ismi de sosyalizm. Dolayısıyla hem ülkemizin hem de insanlığın yaşadıklarına gerçekçi yanıtlar üreteceksek siyasetimiz sosyalist bir hedefe sahip olmak zorunda. Bu hedefi geriye çekmek, siyasetin düzen içine hapsolmasına ve aynı anlama gelmek üzere devrimciliğini yitirmesine sebep olur. Varlık nedenimizi ortadan kaldırır. Hedefin kendisinin siyaseti ikame etmesi ise siyasallığı büsbütün geriye iter, bizi apolitizme hapseder.
Sosyalizmin siyasetinin yani devrimci bir siyasetin ise sorunlara ve güncelin açmazlarına bu düzenin sınırlarını aşan yanıtlar üretmesi, devrimci mücadeleyi besleyecek talepler örgütlemesi ve toplumu ancak işçi sınıfı iktidarında gerçekleşebilecek plan ve programları tartıştırır hale getirmesi beklenir. Devrim Hareketi bu anlamda devrimin ve sosyalizmin siyasetini üretmeyi hedefliyor.
Özneleştiren Bir Siyaset
Türkiye’de siyasete dair genel beklenti, bu alanda öne çıkan belirli kişilerin yani meslek olarak siyasetçilerin birtakım politikaları anlatması ve onun yürütülmesine talip olması, toplumun da bu kişileri oyları ile desteklemesi üzerine inşa edilmiş durumda. Bu durumun kendisi, insanı özneleştirmeyi hedefleyen, insanlığın kendi kaderini eline alması gerektiğini savunan devrimci siyaset için bir mücadele konusu elbette. Toplumu siyasetin yalnızca nesnesi olmaktan çıkaracak önlemleri savunmak, her bir yurttaşın karar alma süreçlere aktif katılımının tesis edilmesini sağlamaya yönelik araçları önermek ve siyasal alanın örgütlü bir topluma yaslanarak ve bu hedefi içerecek bir biçimde yeniden kurulması devrimci siyasetin temel hedeflerinden biri. Ancak bu alandaki görevlerimiz saydıklarımızla kısıtlı değil.
Devrim’in siyaseti, mücadele alanlarına müdahalelerini de bu anlamda özneleştiren bir tarzda kurmak zorunda. Yalnızca katılım kanallarının oluşturulmasından ya da daha basit ifadeyle insanların fikirlerinin alınmasından bahsetmiyoruz. Vurguyu yalnızca buraya yapınca birilerinin aktif bir biçimde hareket etmeye başlaması, birilerininse üretilen siyasetin yorumcularına ve eleştirmenlerine dönüşmesi çok olası. Bu durumun pratik hiçbir karşılığı bulunmayan siyasal tartışmaları tetikleyeceğini söylemek abartı olmaz. Katkıların önemsizleşeceği bu süreci özneleştiren bir süreç olarak tanımlamak pek de mümkün olmayacaktır. Gerçek anlamda özneleştiren bir siyasetten bahsetmek istiyorsak örgütleyiciliği de önemli bir ölçüt olarak değerlendirmek gerekir. Hatta içinde bulunduğumuz ve toplumun korkutularak yalnızlaştırıldığı dönemde bu ölçütü ilk sıraya yazmanın ayrı bir önemi de olduğunu düşünüyoruz.
Tarihteki tüm devrimler gibi Türkiye devrimi de kendiliğinden gerçekleşmeyecek. O, ancak çıkarları devrimden yana olan emekçi kitlelerin örgütlü mücadele pratiğinin bir eseri olarak tarih sahnesinde yerini alabilir, alacak. Dolayısıyla devrim mücadelesi için ihtiyaç duyulacak örgütlü gücün oluşturulması sorunu da devrimci siyasetin önünde duruyor. Dahası, yalnızca kitlelerin örgütlenmesi değil, öncünün kendisini yeniden ve yeniden örgütlemesi ihtiyacı da önümüzde duruyor. Hem toplumun kendi kendini yönetme becerisini geliştirmesi, hem de öncünün kendisine biçtiği tarihsel misyonu yerine getirebilmesi için örgütlenmeye ihtiyacı var. Özneleşmenin yolu, ülkeyi ve dünyayı değiştirebilme gücüne kavuşmaktan, güçlenmeninki ise örgütlenmekten geçiyor. Devrim Hareketi, siyasal alana yapacağı müdahalelerde sade ve anlaşılır olmanın yanı sıra siyasetinin kolaylıkla ve herkes tarafından taşınabilecek araçlarla ifade edilebilecek bir içeriğe ve biçime sahip olmasını önemsiyor.3Küçük bir ek yapalım. Mevcut araçların yetersiz kaldığı zaten açıktı, pandemi bu yetersizliği tekrar göstermiş oldu. Zaten biz de siyasetin taşınacağı araçlarda yenilenmeyi, teknolojinin bize sunduğu olanaklardan daha fazla faydalanmayı önemsiyoruz ve bu alanda denemeler yapmaya da devam edeceğiz. Ancak bunun afiş, bildiri, eylem, slogan vs. bilindik araçlara yönelik bir küçümsemeye yol açmaması gerektiğini de vurgulamak gerekiyor. Klasik yöntemler taşınması, örgütlenmesi ve üzerine tartışılması görece kolay araçlar olduğu için halen işe yarıyorlar. Bunların yerlerini alabilecek daha etkili araçları örgütlemeden yalnızca bu araçlara yönelik yapılan eleştirilerin hareketsizliğe ve sonuç olarak da örgütsüzlüğe kapı aralayabileceğini mutlaka hesaba katmalıyız. Pandeminin gösterdiği bir başka veri ise yüz yüze iletişimi teşvik eden ve fiziksel olarak yan yana olunmasını sağlayan araçlardan büsbütün yoksun kaldığında toplumun da iktidarın ve sermaye sınıfının saldırıları karşısında çok daha korunmasız hale geldiğidir.
Siyasette Seçicilik
Karmaşık bir toplumsal ilişkiler bütünü üzerinden yükselen siyasal alan da haliyle bu karmaşıklığı taşıyor. Birbiriyle ilişkisiz görünen, ya da ilişkisi ancak belirli dolayımlar üzerinden anlaşılabilecek onlarca gelişme her an, her dakika insanların gündemlerine giriyor, birçoğu da kalıcı bir etki bırakmadan ortadan kayboluveriyor. Bunların hepsine birden yanıt vermeye çalışmak hem gereksiz hem de imkânsız. Gereksiz çünkü internetin de etkisi ile birkaç saatliğine dünyanın en önemli olayları gibi sunulan gelişmeler genellikle ertesi güne en ufak bir etki bırakmıyor. İmkânsız çünkü hiç kimsenin gücü ve enerjisi sınırsız değil. Geleceğe hiçbir şey bırakmayacak olanlar da dahil her olaya yetişmeye çalışan bir öznenin bırakalım yol almayı, varlığını sürdürmesi bile mümkün değil.
Durumun karmaşıklığına bakıp şikâyet edecek, eskiden ne güzeldi diyerek hayatın yavaşlamasını bekleyecek değiliz. Bilakis, bu karmaşanın içerisinde kendi gündemlerini seçebilen, kendi belirlediği alanlara yönelebilen, söylediklerinin yanı sıra söylemediklerinde de ısrar edebilen bir öznenin çok daha kolay ayırt edilebileceğini düşünüyoruz. Temel meselelere ilişkin çizgisi net olan ve güncel gelişmelere verdiği her yanıtla bu sözünü güçlendirebilen bir siyaset tarzının olumlu bir etkisi de mücadeleye atılmayı ve güncel görevlere ilişkin kavrayışı kolaylaştırması olacaktır.
Seçme meselesi keyfi ya da rastlantısal değil elbette. Kıstasımız “sınıflar mücadelesindeki mevcut denge ile sosyalizm hedefi arasındaki boşluğa odaklanarak…öznenin ve sınıfın bu boşlukta kapladığı alanı arttırmak”4Devrim Çetinocak, “Devrimi Aramak: Strateji Tartışmalarına Giriş,” Devrim, Sayı: 1, Ocak 2020, Kaynak: https://dsosyal.com/devrim/sayi-1/devrimi-aramak-strateji-tartismalarina-giris/ hedefini merkeze alan stratejik yaklaşım olmalı. Devrim Hareketi’nin “Bize Devrim Gerek” başlığı ile yayımladığı broşürde5“Bize Devrim Gerek,” Devrim Hareketi, Aralık 2020, Kaynak: https://devrim.org.tr/bize-devrim-gerek/ ifade edilen başlıkları da bu kapsamda değerlendirmek gerekiyor. Toplumsal ilerlemenin temel hedefleri olan eşitlik, özgürlük ve kardeşliğin yanı sıra laiklik, cumhuriyet ve bağımsızlık başlıklarının merkeze çekilmesi ve hepsinin devrim bağlamında birliğinin vurgulanması bu başlıkların yalnızca mevcut gündemde kapladığı yerin değil “AKP ile zirve noktasına çıkan Cumhuriyet’in devrimci mirası ile hesaplaşma politikalarının bize yüklediği görevlerle sosyalist devrim hedefi arasında ilişki kurma”ve “toplumun ve işçi sınıfının giderek karmaşıklaşan yapısı içerisinde etkili olabilecek bir öncü partinin inşası ve bu partinin sosyalist ideolojinin alanını genişletme ve egemen ideoloji içerisindeki dengeleri sarsma perspektifiyle hareket etmesi”ne6Devrim Çetinocak, “Yeni Hedeflere Odaklanırken,” Devrim, Sayı: 11, Kasım 2020, Kaynak: https://dsosyal.com/devrim/sayi-11/yeni-hedeflere-odaklanirken/ yönelik stratejik hedeflerimizin ifadesi olarak değerlendirilmeli.
Notlar:
[1] “Başlıyoruz,” Devrim, Sayı: 1, Ocak 2020, Kaynak: https://dsosyal.com/devrim/sayi-1/basliyoruz/
[2] “Biz tarihin bir yönü olduğunu düşünüyoruz. İnsanlık, varoluşundan itibaren önce doğa ile, sonra da kendi yarattığı koşullar ile çetin bir mücadele içinde oldu hep. Bu mücadelede yaşamın kontrolüne ait ibrenin “bilinçli insan edimi”ne doğru kaymasına ilerleme; hayatımızın doğal felaketlerin, kimi gerici batıl inançların ya da azınlıkta olanların bireysel ekonomik çıkarlarının tarafından daha fazla belirlenir hale gelmesine ise gerileme diyoruz. Devrimcilik, her şeyden önce tarihi ilerletme kavgası ve arayışıdır!” Ercan Bölükbaşı, “Devrimcilik ve Gelecek Kavgası,” Devrim, Sayı: 1, Ocak 2020, Kaynak: https://dsosyal.com/devrim/sayi-1/devrimcilik-ve-gelecek-kavgasi/
[3] Küçük bir ek yapalım. Mevcut araçların yetersiz kaldığı zaten açıktı, pandemi bu yetersizliği tekrar göstermiş oldu. Zaten biz de siyasetin taşınacağı araçlarda yenilenmeyi, teknolojinin bize sunduğu olanaklardan daha fazla faydalanmayı önemsiyoruz ve bu alanda denemeler yapmaya da devam edeceğiz. Ancak bunun afiş, bildiri, eylem, slogan vs. bilindik araçlara yönelik bir küçümsemeye yol açmaması gerektiğini de vurgulamak gerekiyor. Klasik yöntemler taşınması, örgütlenmesi ve üzerine tartışılması görece kolay araçlar olduğu için halen işe yarıyorlar. Bunların yerlerini alabilecek daha etkili araçları örgütlemeden yalnızca bu araçlara yönelik yapılan eleştirilerin hareketsizliğe ve sonuç olarak da örgütsüzlüğe kapı aralayabileceğini mutlaka hesaba katmalıyız. Pandeminin gösterdiği bir başka veri ise yüz yüze iletişimi teşvik eden ve fiziksel olarak yan yana olunmasını sağlayan araçlardan büsbütün yoksun kaldığında toplumun da iktidarın ve sermaye sınıfının saldırıları karşısında çok daha korunmasız hale geldiğidir.
[4] Devrim Çetinocak, “Devrimi Aramak: Strateji Tartışmalarına Giriş,” Devrim, Sayı: 1, Ocak 2020, Kaynak: https://dsosyal.com/devrim/sayi-1/devrimi-aramak-strateji-tartismalarina-giris/
[5] “Bize Devrim Gerek,” Devrim Hareketi, Aralık 2020, Kaynak: https://devrim.org.tr/bize-devrim-gerek/
[6] Devrim Çetinocak, “Yeni Hedeflere Odaklanırken,” Devrim, Sayı: 11, Kasım 2020, Kaynak: https://dsosyal.com/devrim/sayi-11/yeni-hedeflere-odaklanirken/