Devrim ve cumhuriyet kavgasına destek için https://alierbasistifa.com/ adresini ziyaret ederek imza verin, mücadeleye katılın. Cumhuriyet için toparlanın!
Bu coğrafyada semboller çok önemli. Güncel mesajların tarihsel sembollerin arkasına saklanılarak ve önemli yıl dönümleri paravan yapılarak verilmesi yaygın bir alışkanlık. Gericiliğin Cumhuriyet’e son meydan okumasında da aynısı yaşandı.
Ayasofya’nın statüsüne ilişkin davada Danıştay, 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararının hukuka aykırı olduğu hükmünü verdi ve gerekçeli kararda Fatih Sultan Mehmed’in vakfiyesine atıfta bulundu. Saldırı büyük çünkü eli rahatken Cumhuriyet’e ve kurucusuna ağzını geleni söylerken başı sıkışınca Mustafa Kemal’in arkasına saklanan gerici AKP’nin yargısı, altında Mustafa Kemal’in imzası olan bir kararı yasa dışı saymaya cüret etti. Bu gerekçeli kararla koşulların olgunlaştığını düşündüklerinde Cumhuriyet’in ilanı, Devrim Yasaları ve kuruluş döneminin tüm devrimci uygulamalarını iptal etmelerine olanak tanıyacak bir içtihat oluşturmuş oldular. Davanın seyri ve resmi prosedürlerin zamanlaması ise çocukça Şark kurnazlıklarıyla dolu.
Ayasofya’nın yeniden camiye dönüştürülmesini kendi şovuna dönüştüren Cumhurbaşkanlığı meğer Danıştay’a bildirdiği resmi görüşte bir dizi gerekçeyle açılan davanın reddini, yani Ayasofya’nın müze olarak kalmasını talep etmiş.1“Cumhurbaşkanlığı Reddedin Demiş”, Odatv, 11 Temmuz 2020, Kaynak: https://odatv4.com/cumhurbaskanligi-reddedin-demis-11072025.html Yani ola ki içeriden ya da dışarıdan beklenmedik bir tepki yükselirse hukuki ve siyasi sorumluluk “bağımsız” yargının üzerine atılarak işin içinden sıyrılmak hedeflenmiş. Görünce aklımıza 2012 yılında Mısır’da ABD Büyükelçiliği’ne yönelik saldırıların yapıldığı protestolar sırasında sosyal medyada yayımladığı Arapça mesajlarda eylemleri selamlayıp “Mısırlılar, Peygamber’i savunmak için ayağa kalkın” çağrısında bulunurken İngilizce mesajlarda ise ABD Büyükelçiliği’ne geçmiş olsun dileklerini ileten ve ikiyüzlülüğü yüzüne vurulduktan sonra dahi pişkinliği elden bırakmayan Müslüman Kardeşler geldi.2“Müslüman Kardeşler’in Twitter’daki Zor Anları”, Sol Haber, 14 Eylül 2012, Kaynak: https://haber.sol.org.tr/dunyadan/musluman-kardeslerin-twitterdaki-zor-anlari-haberi-59623 Takiye gericiliğin fıtratında var.
Dahası var, kararın açıklanmasının ve AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuyla ilgili açıklamasının zamanlamalarında da çocukça semboller var. Bir yargı kurumu olan ve 1868’de Şurayı Devlet adıyla gerçekleşen kuruluşu ülkemizin modernleşme tarihinde önemli yer tutan Danıştay, iktidarın çocukça şovuna payanda olmayı tercih ederek kararını 14.53’te açıkladı. AKP’li Cumhurbaşkanı durur mu, o da Ayasofya’yı camiye dönüştüren kararı derhal imzaladı ama konuya dair ulusa sesleniş konuşmasını 20.53’e denk getirdi.3Merdan Yanardağ, “Ayasofya Kararının Şifreleri”, Tele 1, 11 Temmuz 2020, Kaynak: https://tele1.com.tr/ayasofya-kararinin-sifreleri-188249/ Halk yoksulluktan kırılıyor ama olsun, hedef 2053, Batı bizi kıskanıyor!
Yetmedi, Ayasofya-i Kebîr Cami-i Şerîfi tam da 24 Temmuz’da ibadete açıldı. Yani AKP’lilerin çok sevdiği Fesli Kadir’in hiç sevmediği Lozan Barış Antlaşması’nın ve yine AKP’lilerin çok sevdiği II. Abdülhamid’i dize getiren Hürriyet Devrimi’nin yıl dönümlerinde…
O da yetmedi, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Cuma hutbesini elinde kılıçla verdi ve isim vermeden Cumhuriyet’in kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e lanet okudu.
Bu noktaya bir günde gelinmedi. Türkiye’de sermaye iktidarının nasıl Cumhuriyet’in altını oyduğuna dair çok şey söylemek mümkün. Antikomünizmin Cumhuriyet düşmanlarına tavizi getirdiğini ve AKP’nin ülkemizin karşı devrim tarihindeki özel yerini anlatmak da. Ama bu noktada düzen muhalefetinin Cumhuriyet’i nasıl savunmasız hale getirdiğini özel olarak vurgulamak gerekiyor.
İnsanlığın ortak kültür mirası olarak Ayasofya, Cumhuriyet’in kurucu kadrolarının devrimci iradesiyle bir laiklik simgesi olarak müzeye dönüştürüldü. Bu karar, Osmanlı mirasından kopuş adına da önemliydi çünkü Ayasofya, 1453’te İstanbul’un (o zamanki adıyla Konstantinapolis ya da Osmanlıcasıyla Konstantiniyye) en yüksek noktadaki ve en büyük Ortodoks mabedi olduğu için fethin sembolü olarak camiye çevrilmişti. Ayasofya aynı zamanda dünyanın en büyük Ortodoks mabedi ve Doğu Roma İmparatorluğu’nun simgesiydi. Konstantiniyye’nin Osmanlılar tarafından fethi ve bu önemli mabedin camiye çevrilmesi, Osmanlı Devleti’nin imparatorluğa dönüşümünün, daha açığı Roma İmparatorluğu mirası üzerinde hakimiyet kurmasının simgesiydi. Bu önemli mekanın camiden müzeye dönmesi de laiklik adına simgesel önem taşıyordu. Bu kararın yürürlükten kaldırılması, bölgedeki cami cemaatinin ibadethane talebinden ziyade Osmanlı’ya dönüş açısından önemli.
Hal böyleyken düzen muhalefeti, Cumhuriyet’e yönelik bu büyük saldırıyı başından itibaren ciddiye almadı. Önce “Yapamazsın” diye küçümsediler. Baktılar yapacak, “Yaparsan yargıya götürmeyeceğiz” diyerek yolu açtılar. Sonra başka bir tanesi “Zaten camiydi, bilmiyorlar mıymış” diyerek saldırıyı hafife aldı. Arada başka bir tanesi seccadesini kapıp açılışa gitti. Osmanlıcılar Cumhuriyet’e cüretle kılıç sallarken Cumhuriyet’i temsil iddiasındakiler büyük bir aymazlık sergiledi.
Ayasofya hamlesinin hemen ardından yaşananlar da siyasetin yasalarına dair öğretici. AKP’liler önce muhalefetin zaafını görüp Harf İnkılabı’nı tartışmaya açarak ve “Hilafet için toparlanın” diyerek el yükseltti. Ama sonra halk tepkisini görüp bu konularda geri adım attılar ve Ali Erbaş da hutbedeki saldırgan ifadelerinden çark etti. Demek ki gericiliğe fren yaptıracak olan onunla kavgadan kaçmak değil, tersine kararlılıkla karşısına dikilmekmiş. Ve düzen muhalefetinin sandığının aksine dincilik AKP’nin güçlü yanı değil zayıf karnı ve laiklik de AKP’yle kavgayı zayıflatmıyor, büyütüp güçlendiriyor.
Yobazlar şimdilik geri adım atmış gibi görünüyor ama devrimciler için bu kadarı yeterli olamaz. Cumhuriyet’e kılıç çeken karşı devrimcilerin restini görerek söylediğimiz gibi…
“…o kılıç bir kere çekildi Cumhuriyet’e. Açıktan ve doğrudan…
“Tıpkı Çehov’un Silahı gibi o kılıç da eninde sonunda kesecek.
“Ya Cumhuriyet’i kesecek ya da gericiliği.
“Ya kılıcı çekenden hesap sorulacak ya da kılıcı çeken onu kafamıza indirecek.
“Laiklik karşıtı faaliyetlerin odağı haline gelmiş diyanet… Ya başımızı eğip onu da yerinden etmelerini bekleyeceğiz. Ya da isyan edeceğiz.
“Ya Ali Erbaş’a görevden el çektireceğiz ya da önce hilafet sonra saltanat…
“Ortası yok.”4Ercan Bölükbaşı, “Cumhuriyet’e Çekilen Kılıç”, Dsosyal, 28 Temmuz 2020, Kaynak: https://dsosyal.com/kisa-yazi/cumhuriyete-cekilen-kilic/
Öyleyse…
Önce içinde bulunduğumuz durumu doğru tespit edecek, ardından buna uygun eylemi belirleyip harekete geçeceğiz. Durum gayet net:
“1924 yılında din alanının laik cumhuriyetin kurallarına göre düzenlenmesi amacıyla Şeriye ve Evkaf Vekaleti’nin yerine kurulan Diyanet İşleri Başkanlığı uzun yıllardır kuruluş amacından sapmış, laiklik karşıtı eylemlerin odağı haline gelmiştir.”
Doğru eylem ise aşağıdaki taleplerin peşine düşmek:
“1- Cumhuriyet’e kılıç çeken ve onun kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e lanet okuyan Ali Erbaş istifa etmelidir.
“2- Kuruluş amacının dışına çıkarak laiklik karşıtı eylemlerin odağı haline gelen Diyanet İşleri Başkanlığı’nın tüm faaliyetleri derhal durdurulmalı ve din alanı laikliği esas alarak kurulacak, tüm inançlara eşit mesafede duracak ve inanç ve vicdani kanaati ne olursa olsun tüm yurttaşları eşit kabul edip çağ dışılığa ya da nefret söylemine sapmayacak yeni bir kamu kurumu tarafından düzenlenmelidir.
“3- Diyanet İşleri Başkanlığı ve diğer kamu kurumlarına sızmış olan tarikatlar ve tüm karşı devrimci odaklar dağıtılmalı, kamu görevinde liyakat ve çağdaş değerlere bağlılık esas alınmalıdır.”
Kılıçlı, lanet okumalı gerici şovun hemen ardından Ali Erbaş hakkında suç duyurusunda bulunarak bu taleplerle imza kampanyası başlatan Fikir Kulüpleri Federasyonu’nu selamlıyoruz.
Devrim ve cumhuriyet kavgasına destek için https://alierbasistifa.com/ adresini ziyaret ederek imza verin, mücadeleye katılın.
Cumhuriyet için toparlanın!
Notlar:
[1] “Cumhurbaşkanlığı Reddedin Demiş”, Odatv, 11 Temmuz 2020, Kaynak: https://odatv4.com/cumhurbaskanligi-reddedin-demis-11072025.html
[2] “Müslüman Kardeşler’in Twitter’daki Zor Anları”, Sol Haber, 14 Eylül 2012, Kaynak: https://haber.sol.org.tr/dunyadan/musluman-kardeslerin-twitterdaki-zor-anlari-haberi-59623
[3] Merdan Yanardağ, “Ayasofya Kararının Şifreleri”, Tele 1, 11 Temmuz 2020, Kaynak: https://tele1.com.tr/ayasofya-kararinin-sifreleri-188249/
[4] Ercan Bölükbaşı, “Cumhuriyet’e Çekilen Kılıç”, Dsosyal, 28 Temmuz 2020, Kaynak: https://dsosyal.com/kisa-yazi/cumhuriyete-cekilen-kilic/