”Güneşin patentini alabilir misin?”
Bu sözler Çocuk Felci (Poliovirüs) aşısını bulan Dr. Jonas Salk’a ait.
”Patent alacak mısınız?” sorusunu ”Patent olmayacak. Güneşin patentini alabilir misin?” diyerek cevaplıyor.1 Could you patent the sun? https://www.youtube.com/watch?v=erHXKP386Nk Son Erişim Tarihi, 18.01.2020.
Son yıllarda çeşitli sebeplerle aşılara olan güven azalırken çocuklarına aşı yaptırmayı reddeden aile sayısı da arttı. Türkiye’de aşı yaptırmayı reddeden aile sayısı 2014’te 1.370 iken 2017’de 23.000’i geçti. 3 yılda kabaca 20 kat artış yaşandı. 2Azap A (2019). Aşı Karşıtlarının İddiaları Ve Gerçekler. Klimik.org.tr, https://www.klimik.org.tr/2019/11/22/81387/ , Son Erişim Tarihi, 18.01.2020.
Peki, bu kadar hızlı artan aşı karşıtlığının sebepleri nelerdir?
Bu sebepleri kabaca 3 başlıkta toplayabiliriz:
1) Aşının etkinliğine, içeriğinin güvenilirliğine ve yan etkilerine dair tartışmalar
2) Din kaynaklı tartışmalar
3) Toplumun şirketlere olan güvensizliği ve kapitalizme ilişkin tartışmalar
Türkiye’de aşı karşıtı söylemleriyle bilinen Soner Yalçın ve Canan Karatay’ın savunduğu görüşler de incelenecektir.
1) Aşının etkinliğine, içeriğinin güvenilirliğine ve yan etkilerine dair tartışmalar
Aşılar uygulama zamanına göre Profilaktik (Koruyucu aşılar: Kızamık, Suçiçeği vs.) ve Terapötik (Tedavi edici aşılar: Kanser vs.) aşılar olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Tedavi edici aşılar son yıllarda yaygınlaşmaktadır ve fayda-yan etki, kâr-zarar tartışması bilim dünyasında hala devam etmektedir. Koruyucu aşılar ise ucuz maliyeti ve yan etkisine göre faydasının çok fazla olması sebebiyle bilim insanlarının gözünde sağlık alanındaki en büyük icatlardan biri olarak görülmektedir. Koruyucu aşılar yapılacak ek dozlarla ömür boyu bağışıklık sağlamaktadır ve çoğunluğu çocukluk çağı aşılarıdır.
Bu yazıda koruyucu aşılara karşı toplumda yaygınlaşan görüşler üzerine tartışılacaktır.
Bu görüşlerden bazıları şunlardır:
- Aşılama yapmak yerine çocukların hastalığı geçirmesinin daha etkili olduğu iddiası
Toplumda yaygın olan yanlış görüşlerden birisine göre aşılama yapmak yerine çocukların hastalığı geçirmesi daha etkili bir yöntemdir. Çocuğumuz hem dışarıdan kimyasal madde almamış hem de kendiliğinden bağışıklık kazanmış olur deniyor. Bu düşünce hastalık süresince ve sonunda oluşabilecek komplikasyonları göz ardı ettiği için çok tehlikelidir.
Örnek olarak Kızamık hastalığını verebiliriz. Kızamık aşısını yaptıranlarda en sık görülen komplikasyon 1-2 gün süren hafif ateş ve döküntüdür. Anafilaksi (alerjik şok tablosu) dahil ciddi alerjik reaksiyon görülme sıklığı 1.000.000 vakada ortalama 4’tür. Yani Kızamık aşısı kaynaklı ağır komplikasyon yok denecek kadar azdır. Kızamık-Kızamıkçık-Kabakulak aşısının birlikte yapılması da yan etkide artışa neden olmamıştır.
Diğer taraftan Kızamık hastalığına yakalananlarda ise her 1.000.000 vakadan 60.000 kişi Pnömoni (zatürre), 1.000 kişi Ensefalit (Merkezi Sinir Sistemi’ni etkileyen ağır bir hastalık) geçirmekte, 2.000 kişi ise ölmektedir.3WHO vaccine reaction rates information sheets. https://www.who.int/vaccine_safety/initiative/tools/vaccinfosheets/en/ Son Erişim Tarihi, 18.01.2020.
Doktorların, aşı yapmaktaki birinci amacı çocuğun bu hastalığı hiçbir zaman geçirmemesi ya da geçirse bile hızlı atlatabilmesidir. Aşılar kontrollü bir bağışıklık sağladığı için daha güvenlidir. Evet, çocuk bu hastalığı geçirdikten sonra aktif bağışıklık kazanabilir ama ölüm veya kalıcı hastalık ortaya çıktıktan sonra bağışık olup olmamasının bir anlamı olmayacaktır.
- Aşının otizme yol açtığı iddiası
Aşılarda kullanılan Thiomersal’in otizme neden olduğu iddia edilmektedir. Thiomersal, civanın dönüşümü ile elde edilen bir bileşiktir. Bileşiklerin nasıl oluştuğunu hatırlarsak, elementler atom alışverişi yaparlar ve bunun sonucunda ortaya çıkan bileşik kendisini oluşturan elementlerden farklı özellikler gösterir. Örnek olarak H2O (su) oluşumunda Hidrojen yanıcı Oksijen ise yakıcı özellikleri olan elementlerdir ama birleşip oluşturdukları su molekülü bu özellikleri göstermez. Kısacası bir maddenin zehirli olup olmama durumunu molekül yapısı ve dozajı belirler.
Thiomersal de bir çeşit cıva bileşiği olan etilcıvadan oluşmaktadır. Etilcıva için yapılan araştırmalar göstermiştir ki beyne geçmez ve tamamı 4-9 gün içinde vücuttan dışkılama ile atılır. Thiomersal, kozmetik malzemeleri ve göz damlalarında da kullanılmaktadır. Cıvanın farklı bir çeşidi olan metilcıva ise vücuttan ancak 50 günde atılmaktadır ve bu süreçte vücutta birikebilmektedir. Metilcıva, toksiktir ve kullanımı yasaktır. Thiomersal’in içinde metilcıva bulunmamaktadır.4Aşı İçerikleri. https://asi.saglik.gov.tr/genel-bilgiler/36-asi-icerikleri.html Son Erişim Tarihi: 19.01.2020.
1998 yılında Andrew Wakefield adlı İngiliz bir doktor Kızamık, Kızamıkçık, Kabakulak (KKK) aşısının sindirim sistemi sorunlarına ve otizme neden olduğunu iddia etmiş ve bunun sebebi olarak Thiomersal’i sorumlu tuttuğu yazısı Lancet adlı tıp dergisinde yayımlanmıştır. Araştırmasına sadece 12 çocuğu dahil etmiş ve karşılaştırma yapılabilecek bir kontrol grubu da kullanmamıştır. Makale üzerine ABD’deki aşı karşıtı aileler, aşının yan etkileri hakkında dava açmış ve mahkeme 939 tıbbi makale, 50 uzman raporu ve 28 uzman görüşü sonucunda KKK aşısı ile otizm arasında bir ilişki olmadığına karar vermiştir.5 Karakaya I (2018). Otizm ve Aşılar arasında bir ilişki var mı? Toplum ve Hekim, 33(3), 213-216. O süreçte Wakefield’ın dava açan gruplardan aşı-otizm ilişkisini göstermesi için maddi destek aldığı saptanmıştır. Ardından Wakefield’ın tıp lisansı elinden alınmış ve Lancet’te yayınlanan yazı etik sebeplerle 2010’da kaldırılmıştır.6 Yavuz M (2018). Aşı Karşıtlığının Tarihçesi. Toplum ve Hekim, 33(3), 163-164. Son 20 yılda birçok araştırma yapılmasına rağmen KKK aşısı ile otizm arasında ilişki bulunamamıştır.
Bütün bunlar tartışıldığı dönemde İngiltere’de aşıya olan güven azalmış ve 2003 yılında Kızamık, Kızamıkçık, Kabakulak aşılama oranı %80’in altına düşmüştür. Arka arkaya salgınlar yaşanmış ve kızamık, 2008 yılında İngiltere ve Galler’de endemik olarak ilan edilmiştir.
- Aşıların içerisindeki alüminyumun fazla olduğu iddiası
Aşı içeriğine dair tartışılan ikinci madde alüminyum. Alüminyum Hidroksit, aşıların çok düşük dozda daha fazla etki yapması için kullanılıyor. Buna adjuvan etki deniyor. İnsanlar, günlük ortalama 7-9 mg alüminyumu besinler, su ve hava yoluyla almaktadır. Bebekler 6 aylık oluncaya dek anne sütünden 10 mg, anne sütü değil formula ile besleniyorsa 40 mg alüminyum almaktadır. Bir insanın ömrü boyunca aşılar yoluyla vücuduna giren alüminyum miktarı ise sadece 4 mg’dır. Aldığımız alüminyumun çoğunluğu dışkılama ve bir kısmı da idrar ile atılmaktadır.8 Arıcan I (2018). Sık Rastlanan Aşı Karşıtı İddialara Yanıtlar. Toplum ve Hekim, 33(3), 195-206.
- Aşıların faydası abartılıyor iddiası
Bu iddiaya dair bir örnek yeterli olacaktır. Çiçek hastalığı yüzünden 1960’larda yılda ortalama 2 milyon insan hayatını kaybetmiştir. 1966 yılında Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından bütün Dünya’da güçlü bir aşılama kampanyası başlatılmış ve 1978 yılında hastalık yok edilmiştir. 1978’den bu yana bir tane bile çiçek vakası bildirilmemiştir. Eğer ki çiçek aşısı bulunmamış olsaydı günümüzde yılda 5 milyondan fazla insan çiçek hastalığından hayatını kaybedecekti.9 Aker A A (2018). Aşı Karşıtlığı. Toplum ve Hekim, 33(3), 175-186.
- Artık salgın yok iddiası
Aşılar sayesinde salgın hastalıklara karşı 20.yüzyılın ortalarında büyük başarılar kazanıldı. Bu başarılardan ötürü günümüzde salgın hastalıkların artık olmadığı ve bu yüzden de aşıya gerek olmadığı düşüncesi ortaya çıkmıştır. Bahsedilen ‘artık salgın hastalık yok’ söylemi tam olarak aşıların düzenli ve yaygın kullanılması sayesinde gerçeklik kazanmıştır ve bu yüzden aşıları kullanmaya devam etmemiz gerekmektedir.
Evet, 100 yıl öncesindeki gibi milyonlarca insanın öldüğü salgınlar olmuyor ama günümüzde kısa sürede ortaya çıkan ölüm ve hastalıkları göz önünde bulundurmamız gerekiyor. Aşıdan vazgeçmek bir yana aşılama oranlarının %80’in altına düştüğü durumda bile salgınlar ortaya çıkmaktadır. Önceki başlıkta verilen İngiltere ve Galler örneği hatırlanmalıdır. Türkiye’de de Kızamık olgu sayısı aşı karşıtlığının artmasına paralel artış göstermiştir. Kızamık olgu sayısı 2016 yılında sadece 9 iken, 2018 yılında 716, 2019 yılının ilk 8 ayında ise 2391’e ulaşmıştır.11 Medimagazin (2019). Türkiye’de 2019’un ilk 8 ayında 2 bin 391 kızamık olgusu bildirildi. Medimagazin.com.tr, Son Erişim Tarihi: 21.01.2020 https://www.medimagazin.com.tr/guncel/genel/tr-turkiyede-2019un-ilk-8-ayinda-2391-kizamik-olgusu-bildirildi-11-681-82963.html
- Anne sütü varken aşıya gerek yok iddiası.
Bebeğin beslenmesi için anne sütü gerekli bütün maddeleri içermektedir ve ilk 6 ay sadece anne sütü verilmesi tavsiye edilmektedir. Anne sütü bağışıklığın gelişiminde de önemli bir faktördür ama tek başına yeterli değildir. Anne sütü alındığı süreçte ihtiyaç duyulan bağışıklık elemanlarının (antikor vs.) bir kısmı anneden bebeğe geçmektedir. Bu süreçte bebeğin kendi antikorlarını da üretmesi gerekmektedir. Aşı, bu üretimin sağlanması için bir tür uyarı görevi görür. Sonuç olarak anne sütü alsın ya da almasın bütün çocuklar aşılanmalıdır.
- Çocuğu aşılatmamak ailesinden başka kimseyi ilgilendirmez iddiası
Küçük çocuklara ve bebeklere aşıda zararlı kimyasallar olduğu gerekçesiyle çok sayıda aşı yapılmasına karşı çıkanlar vardır. Kimyasallara dair yanıtı önceki başlıkta vermiştik. Çocukların aşılanmasında bir sakınca yoktur, hatta çocukların aşıya yetişkinlerden daha fazla ihtiyacı vardır. Bağışıklık sistemleri gelişmemiş olduğundan koruyucu yöntemler hayati önemdedir.
Toplumun büyük çoğunluğuna gönül rahatlığı ile aşı yapılabilirken aşı yapılması sakıncalı risk grupları da vardır: bağışıklık sistemi yetmezliği olanlar, organ nakil hastaları, kanser hastaları gibi. Bu tür hastaları olası bir salgında korumak için gereken aşılama oranı eşikleri hastalığa göre %80-95 arasında değişmektedir. Bunun gerçekleşebilmesi için aşının herkes için ulaşılabilir ve ücretsiz olması gerekmektedir. Toplum bağışıklığı bu yüzdelerin altına düştüğünde salgın hastalıklar ortaya çıkmaktadır. Aynı zamanda her aşısız çocuk, aşılanan çocuklar için de enfeksiyon kaynağıdır. Yani “çocuk benim çocuğum ister aşılatır ister aşılatmam” demek pek de doğru değil. Bunun yanında her anne baba çocuğunun sağlığını da gözetmek zorundadır.
2) Din kaynaklı tartışmalar
Geçmişte salgın hastalıklar Tanrı’nın günahkâr insanlara verdiği ceza olarak görülüyor ve Tanrı’nın hükmüne karşı gelecek her türlü tedavi girişimine şiddetle karşı çıkılıyordu. Yakın zamanda din temelli aşı karşıtlığı farklı bir boyut kazanmıştır. Aşıların içinde domuz eti ürünleri olduğu öne sürülmüş ve Türkiye’deki birçok tarikat bu düşüncenin savunuculuğunu yapmıştır. Aşı içinde kullanılan jelatin domuz veya sığırdan elde edilebiliyor. Türkiye’de sığırdan elde edilen jelatin kullanılmaktadır.4 Aşı İçerikleri. https://asi.saglik.gov.tr/genel-bilgiler/36-asi-icerikleri.html Son Erişim Tarihi: 19.01.2020. Domuzdan elde edilen jelatin ise, çok fazla işlemden geçtiği için domuza ait spesifik bütün ürünlerden arınmıştır.
Kendi inancına uymadığı için toplum sağlığını tehdit eden söylemlerde bulunan bu görüş gerici bir temele dayanmaktadır.
Aşının yan etkilerine dair kaygı duyan kesimleri bilimsel kanıtlar sayesinde ikna edebilme imkânımız vardır. Dini sebeplerle aşı karşıtlığı yapan kesimler ise bilimsel kanıtlardan ziyade ilişkili olduğu tarikat veya din adamının söz ve fetvalarına güven duyduğu için ikna edilmeleri çok daha zordur.
Akademisyen Prof. Dr. Esergül Balcı, gönüllü ekibi ile birlikte Türkiye’nin 16 ilinde yaptığı yüzyüze görüşmeler sonucunda 2018 yılında ‘’Eğitimde Tarikat ve Medrese Gerçeği’’ adlı raporu yayımlamıştır.13 Sendika.org (2018). AKP-tarikatlar el ele: Eğitimde 2023 hedefi cihatçı nesiller yetiştirmek. Son Erişim Tarihi: 21.01.2019 https://sendika63.org/2018/03/akp-tarikatlar-el-ele-egitimde-2023-hedefi-cihatci-nesiller-yetistirmek-479003/ Raporda Türkiye’de tarikatlara üye kişi sayısı 1.1 Milyon, Tarikatlara üye veya destekçi olmamasına rağmen toplantılarına en az bir kez katılmış ve yeniden katılabileceğini ifade eden kişi sayısı ise 1.5 Milyon olarak ifade edilmiştir. Bu kadar geniş bir toplumsallığa etki eden tarikatlar eğitim, siyaset, ekonomi gibi alanların yanında elbette sağlık alanında da etkinliğe sahiptir ve fetvalar vermektedir. Hatta 21-22 Aralık 2019’da İstanbul’da ‘Tıbbi Konularda Fetva Verme Metodolojisi ve Zorluklar Sempozyumu’ adıyla bir etkinlik düzenlenmiş ve din adamlarının tıbbi konularda fetva verirken hangi metotları kullanması gerektiği üzerine tartışmalar yapılmıştır.14 İSAR (2019). Tıbbi Konularda Fetva Verme Metodolojisi ve Zorluklar Sempozyumu. isar.org.tr, Son Erişim Tarihi: 21.01.2020. https://www.isar.org.tr/tr/duyuru-haberler/tibbi-konularda-fetva-verme-metodolojisi-ve-zorluklar-sempozyumu
Din adamları tıbbi konularda bilimsel bilgi ve tecrübeye sahip değildir. O yüzden verilecek fetva aşılamayı desteklesin veya desteklemesin, onu ciddiye almak büyük bir yanılgıdır. Tarikatların sağlık alanındaki etkisi, ülkemizde bütün toplumsal alanlarda yaşanan gericileşme ile birlikte değerlendirilmelidir. Tarikatlara karşı verilecek mücadele de bu bütünlük içinde yapılmalıdır.
3) Toplumun şirketlere olan güvensizliği ve kapitalizme ilişkin tartışmalar
Aşı karşıtlığı, aşının kullanılmaya başlanması (Çin’de yüzlerce yıl önce ilkel aşılama yöntemleri inokülasyon=ekilme uygulanıyordu) ile ortaya çıkmıştır. Modern tıbbın ortaya çıkışı ve sanayi devrimi ile şu anki anlamıyla aşı üretimi başlamış ve aşı karşıtlarının söylemleri ise değişime uğramıştır. 1930 öncesi dönemde aşılar Pasteur Enstitüsü gibi yerlerde üretiliyordu ve maliyet düşük idi. 1940-1980 arası dönemde üretimi devletler doğrudan kendileri yapmış, daha gelişkin aşılar geliştirilmiş ve aşı yaygınlaşmıştır. 1980 sonrasında yaşanan neoliberal dönüşüm ile birlikte devletler aşı üretiminden çekilmiş, aşı üretimi piyasa koşullarına terk edilmiş ve aşı fiyatlarında büyük bir artış yaşanmıştır. 15 Taner Ş (2018). Bağışıklamayı Kim Tehdit Ediyor: Aşı Karşıtları? Aşı Piyasası? Toplum ve Hekim, 33(3), 165-174.
Küba gibi birkaç devlet dışında aşı üreten devlet kalmamıştır diyebiliriz. 2016 verilerine göre 4 çokuluslu şirket (GlaxoSmithKline, Merck ve Co., Pfizer, Sanofi) aşı pazarında gerçekleşen ticaretin %90’nına yakınını kontrol etmektedir. 31 Milyar 216 Milyon dolar olan bu pazarın yıllık %10,9 büyüme tahmini ile 2023’te 65 Milyar 148 Milyon dolar olması beklenmektedir. İlaç piyasasının yıllık büyüme hızı tahmininin %5-7 olduğunu düşünürsek ilaç tekellerinin aşı piyasasına daha çok ağırlık vereceği söylenebilir.15 Taner Ş (2018). Bağışıklamayı Kim Tehdit Ediyor: Aşı Karşıtları? Aşı Piyasası? Toplum ve Hekim, 33(3), 165-174.
Kâr maksimizasyonuna dayalı kapitalist sistemde şirketlerin, elbette, çok fazla ürünü çok pahalıya satmak isteyeceği aşikârdır.16 Küba’da kişi başına sağlık harcaması yılda 2,475 dolar iken ABD’de 8,713 dolardır. Sağlık alanında önemli bir başarı ölçütü sayılan 5 yaş altı çocuk ölüm hızı Unicef 2018 yılı raporuna göre Küba için 1.000 canlı doğumda 5, ABD için ise 1.000 canlı doğumda 7 olarak bildirilmiştir. ABD’de sağlık için çok fazla para harcanmaktadır ama o paralar daha sağlıklı bir toplum değil daha zengin sermayedarlar yaratmaktadır.Aşı, günümüzde alınıp satılabilen ticari bir ürün (meta) haline getirilmiştir. Aşı karşıtlarının şirketlere olan güvensizliği haklı bir temele dayanıyor gibi görünse de bu durum aşıların güvenilir ve faydalı olduğu gerçeğini değiştirmez. Aşı karşıtlığı, bilimsel bir temele dayanmamaktadır ve insanlığın günümüze kadar edindiği tarihsel birikimi reddettiği için gerici bir görüştür.
Türkiye, aşılama konusunda özellikle Cumhuriyet’in kuruluşu döneminde büyük başarılar elde etmiştir. Çiçek hastalığı değerli bir örnektir.
‘’1892’de yerel aşı üretim merkezi kurulmuş olup, 1920-21 yıllarında Sivas’taki aşı kurumunda çiçek aşısı üretimi yapılmaktaydı. 1921’de 3.269.000 kişilik aşı üretilmişti. 1928’de çıkarılan Hıfzıssıhha Kanunu kapsamında yapılan çalışmaların da etkisiyle, 1929’da İran’dan gelen çiçek salgını başarıyla atlatılmıştır.
Türkiye’de aşılama hizmetlerinin rutin olarak verilmesine 1930’da başlanmış, önce çiçek, daha sonra sırasıyla difteri, boğmaca, tetanoz, BCG, polio ve kızamık aşıları uygulamaya girmiştir. 1938’de İran, 1942-1944’te Suriye ve Irak‘tan geçen geniş bir çiçek salgını olmuştur. Aşı ve koruyucu tedbirlerle 1944’te salgın tamamıyla durdurulmuştur. 1950-60 yılları arasında toplam 14.431.000 çiçek aşılaması yapılmış olup, 1957’den sonra çiçek vakası görülmemiştir.’’17 Özkaya H (2016). Cumhuriyet döneminde bulaşıcı hastalıklarla mücadele. Türkiye Aile Hekimliği Dergisi, 20(2), 77-84.
Dünya’da çiçek hastalığının ancak 1978’de yok edildiğini düşünürsek, kısıtlı olanaklara rağmen başarılı halk sağlığı politikaları sayesinde ülkemizde milyonlarca insanın ölmesi engellenebilmiştir.
Türkiye’de 1980’li yıllara kadar aşı üretimi kamu eliyle yapılırken neoliberal dönüşümün sonucunda kamuda aşı üretimi sonlandırılmış ve aşılar yerli-yabancı aşı üreticilerinden temin edilmeye başlanmıştır. Sağlık Bakanlığı, ilerleyen yıllarda ‘milli aşı’ yapılacağını iddia etmektedir. Türkiye’de son yıllarda ‘milli’ diye sunulan her çalışmanın ya yerli ya da yerli-yabancı şirketler eliyle yapıldığı bilinmektedir. Kaynaklar toplumun vergileri ile yaratılırken bu işletmelerin mülkiyeti ve karı sermayeye ait olacaktır. Sermayenin değil toplumun çıkarı için kamu eliyle üretim gerçekleştirilmelidir.
Türkiye’de çok bilinen iki örnek: Soner Yalçın ve Canan Karatay
Soner Yalçın’ın yazdığı Kara Kutu adlı kitapta aşı karşıtlığı konusunda birçok iddia ortaya atılmıştır. Örneğin aşıdaki cıva miktarı konusunda iki yaşındaki bir çocuğun enjeksiyon yoluyla toplamda 237,5 g cıva aldığı iddia edilmektedir.18 Yalçın S (2019). Kara Kutu: Yüzleşme Vakti. İstanbul: Kırmızı Kedi Yayınevi. (sayfa 271, 103, 188) Yazar, böyle bir miktarın okuyucuda şok etkisi yaratacağını düşünmüş olsa gerek. Peki yazılan değer doğru mu? Örnek vermek gerekirse Tetanos-Difteri aşısında 0,00003 gram/0,5 ml Thiomersal bulunmaktadır.4 Aşı İçerikleri. https://asi.saglik.gov.tr/genel-bilgiler/36-asi-icerikleri.html Son Erişim Tarihi: 19.01.2020. Bu aşılardan bir çocuğa 100.000 tane bile yapılırsa alınacak toplam doz ancak 3 gram olacaktır.Gerçekler göz önünde bulundurulduğunda Soner Yalçın 237,5 gram diye yazarak açıkça yanlış bilgi vermektedir. Yazar,kitapta kullanılan veri ve bilgilerin hangi kaynaktan alındığına dair hiçbir işaret koymamıştır.
Soner Yalçın, doktorların ve bilim insanlarının sözleri yüzünden sülük tedavisi ve homeopatinin hak ettiği değeri görmediğini iddia etmektedir. Türkiye’de eğitim görmüş doktorları ‘’Rockefeller’ın oluşturduğu tıp müfredatıyla yetişen doktor ergenler ‘’, psikiyatrları da ‘’deli doktoru gömleğini çıkarıp akıl hocası cübbesini giyen doktorlar’’18 Yalçın S (2019). Kara Kutu: Yüzleşme Vakti. İstanbul: Kırmızı Kedi Yayınevi. (sayfa 271, 103, 188) olarak tanımlamaktadır. Yazar, hekimleri değersizleştirerek kendi görüşlerine meşruluk kazandırmaya çalışmaktadır.
Soner Yalçın, tıp gibi derinlikli bilgiye sahip olunması gereken bir alanda radikal iddialar ortaya atmaktadır. Bizce, bir dönem AKP karşıtlığı ile muhalif kesimde kazandığı popülerliği bu sayede büyütebileceğini düşünmektedir. Kitap, toplum tarafından ne kadar ciddiye alınır bilinmez ama kitabın hekime olan düşmanlığı ve bilim karşıtlığını beslediği açıktır.
Aşı karşıtlığı konusunda popüler bir diğer figür ise Canan Karatay’dır. 1 Ocak 2020’de Habertürk’te yayınlanan Türkiye’nin Nabzı adlı programda ilaç şirketleri ve aşı konusu tartışılmıştır.19 İlaç Şirketleri Neyi Hedefliyor-Türkiye’nin Nabzı https://www.youtube.com/watch?v=Mn944u8Oi6A Son Erişim Tarihi, 19.01.2020 Konuk Canan Karatay ‘’Hiç aşı yapılmayan ülkeler var.. İsrail’’ diyerek izleyenlere açıkça yalan söylemiştir.Dünya’da aşıyı topyekûn reddeden hiçbir ülke yoktur.Canan Karatay gibi yurtdışında da çalışma yapmış bir doktorun İsrail’de aşı yapıldığını bilmemesi imkânsızdır. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)’nün verilerinde de görülmektedir ki İsrail aşılama konusunda en başarılı ülkelerden biridir ve %99’a varan aşılama oranlarına ulaşmıştır.20 WHO vaccine-preventable diseases: monitoring system. 2019 global summary. https://apps.who.int/immunization_monitoring/globalsummary/countries?countrycriteria%5Bcountry%5D%5B%5D=ISR Son Erişim Tarihi: 19.01.2020.
16 Aralık 2017’de Lüleburgaz Belediyesi’nin ‘Aykırı Sohbetler’ adlı söyleşisinde grip aşısı tartışması sırasında konuk Canan Karatay ‘’Aşının içinde alüminyum var. Alüminyum Alzheimer nedenidir. Aşı vurulmaya gerek yok. Bunun yerine D vitamini kullanımı çok önemlidir’’diyerek toplumu yanlış bilgilendirmektedir. Bu görüşün ardından uzun süre tartışmalar yapılmış olsa da tartışmaları bitiren cevap basit: Grip aşılarının içinde alüminyum yoktur.21 Duyurular (2017). Grip Aşısı Olmak Değil Olmamak Tehlikelidir! Klimik.org.tr, Son Erişim Tarihi: 21.01.2020. https://www.klimik.org.tr/2017/12/21/grip-asisi-olmak-degil-olmamak-tehlikelidir/ Bazı aşılarda az miktarda alüminyum kullanılıyor olsa bile bunun vücuda zararı yoktur.
Canan Karatay’ın hekim olmasından ötürü toplum tarafından ciddiye alınması gayet doğaldır. Ama Canan Karatay, medyatik bir figürdür ve televizyonlara çıkma amacı toplumu bilgilendirmek değil popülerliğini arttırabilmektir. Söylemleri toplum sağlığını tehdit etmektedir. Reytingi toplum sağlığından daha önemli gören televizyon kanalları da bu durumun oluşmasında kuşkusuz pay sahibidir.
Sonuç
Aşılama, sağlık alanında bilinen en etkili koruyucu yöntemdir. Bilim insanları koruyucu aşılara dair elbette tartışmalar yürütmektedir. Ama bu tartışmalar gerekli olup olmaması üzerine değil, daha başarılı ve az yan etkili aşıları nasıl üretebiliriz üzerine yapılmaktadır. Buna karşın aşı karşıtlığı ise hiçbir bilimsel temele dayanmamaktadır. Aşı karşıtı aileleri ikna edebilmek için sadece hekimlerin değil bilinçli her yurttaşın çabasına ihtiyaç vardır.
Günümüzde yaygın aşılama sayesinde milyonlarca insanın ölümü engellenebiliyor. Ama maalesef az gelişmiş ülkeler aşıların temini konusunda büyük zorluklar çekmektedir ve insanlığın şimdiye kadar edindiği birikimden faydalanamamaktadır. Gelişmiş ülkeler ise çok ucuza mal edilebilen bu aşıları yüksek fiyatlarla temin edebilmektedir. Tartışmamız gereken şey, aşılar değil ‘kapitalizm’dir. Aşıların kapitalist şirketlerin tekelinden kurtarılması gerekiyor. Bunu sağlayabilmenin tek yolu ise kamunun kâr zarar hesabı yapmaksızın doğrudan aşı üretimine başlamasını sağlamaktır.
[1]Could you patent the sun? https://www.youtube.com/watch?v=erHXKP386Nk Son Erişim Tarihi, 18.01.2020.
[2]Azap A (2019). Aşı Karşıtlarının İddiaları Ve Gerçekler. Klimik.org.tr, https://www.klimik.org.tr/2019/11/22/81387/ , Son Erişim Tarihi, 18.01.2020.
[3]WHO vaccine reaction rates information sheets. https://www.who.int/vaccine_safety/initiative/tools/vaccinfosheets/en/ Son Erişim Tarihi, 18.01.2020.
[4]Aşı İçerikleri. https://asi.saglik.gov.tr/genel-bilgiler/36-asi-icerikleri.html Son Erişim Tarihi: 19.01.2020.
[5]Karakaya I (2018). Otizm ve Aşılar arasında bir ilişki var mı? Toplum ve Hekim, 33(3), 213-216.
[6]Yavuz M (2018). Aşı Karşıtlığının Tarihçesi. Toplum ve Hekim, 33(3), 163-164.
[7]Measles – annual laboratory confirmed cases in England, 1996-2017. , http://vk.ovg.ox.ac.uk/sites/default/files/u77/Measles_cases_to_2018.jpg
[8]Arıcan I (2018). Sık Rastlanan Aşı Karşıtı İddialara Yanıtlar. Toplum ve Hekim, 33(3), 195-206.
[9]Aker A A (2018). Aşı Karşıtlığı. Toplum ve Hekim, 33(3), 175-186.
[10]UNİCEF sitesinden derlenmiştir, 1996, http://www.sdplatform.com/Images/Filemanager/sayi30_09-1.png
[11]Medimagazin (2019). Türkiye’de 2019’un ilk 8 ayında 2 bin 391 kızamık olgusu bildirildi. Medimagazin.com.tr, Son Erişim Tarihi: 21.01.2020 https://www.medimagazin.com.tr/guncel/genel/tr-turkiyede-2019un-ilk-8-ayinda-2391-kizamik-olgusu-bildirildi-11-681-82963.html
[12]https://yalansavar.files.wordpress.com/2019/02/asi5-e1549262915532.jpg
[13]Sendika.org (2018). AKP-tarikatlar el ele: Eğitimde 2023 hedefi cihatçı nesiller yetiştirmek. Son Erişim Tarihi: 21.01.2019 https://sendika63.org/2018/03/akp-tarikatlar-el-ele-egitimde-2023-hedefi-cihatci-nesiller-yetistirmek-479003/
[14]İSAR (2019). Tıbbi Konularda Fetva Verme Metodolojisi ve Zorluklar Sempozyumu. isar.org.tr, Son Erişim Tarihi: 21.01.2020. https://www.isar.org.tr/tr/duyuru-haberler/tibbi-konularda-fetva-verme-metodolojisi-ve-zorluklar-sempozyumu
[15]Taner Ş (2018). Bağışıklamayı Kim Tehdit Ediyor: Aşı Karşıtları? Aşı Piyasası? Toplum ve Hekim, 33(3), 165-174.
[16]Küba’da kişi başına sağlık harcaması yılda 2,475 dolar iken ABD’de 8,713 dolardır. Sağlık alanında önemli bir başarı ölçütü sayılan 5 yaş altı çocuk ölüm hızı Unicef 2018 yılı raporuna göre Küba için 1.000 canlı doğumda 5, ABD için ise 1.000 canlı doğumda 7 olarak bildirilmiştir. ABD’de sağlık için çok fazla para harcanmaktadır ama o paralar daha sağlıklı bir toplum değil daha zengin sermayedarlar yaratmaktadır.
[17]Özkaya H (2016). Cumhuriyet döneminde bulaşıcı hastalıklarla mücadele. Türkiye Aile Hekimliği Dergisi, 20(2), 77-84.
[18]Yalçın S (2019). Kara Kutu: Yüzleşme Vakti. İstanbul: Kırmızı Kedi Yayınevi. (sayfa 271, 103, 188)
[19]İlaç Şirketleri Neyi Hedefliyor-Türkiye’nin Nabzı https://www.youtube.com/watch?v=Mn944u8Oi6A Son Erişim Tarihi, 19.01.2020
[20]WHO vaccine-preventable diseases: monitoring system. 2019 global summary. https://apps.who.int/immunization_monitoring/globalsummary/countries?countrycriteria%5Bcountry%5D%5B%5D=ISR Son Erişim Tarihi: 19.01.2020.
[21]Duyurular (2017). Grip Aşısı Olmak Değil Olmamak Tehlikelidir! Klimik.org.tr, Son Erişim Tarihi: 21.01.2020. https://www.klimik.org.tr/2017/12/21/grip-asisi-olmak-degil-olmamak-tehlikelidir/