Ülkemizde eğitimin her kademesinde özel okullaşma oranları artış gösteriyor. Daha önce temel eğitim düzeyinde piyasalaşma verilerini incelemiştik.1https://dsosyal.com/makale/turkiyede-egitimin-ozellestirilmesinin-kisa-tarihi/ Her ile üniversite “kampanyası” ile eğitimin niteliği düşerken özel okullaşma oranındaki artış yükseköğrenimde piyasalaşmanın önünü hızla açmakta. Devlet üniversitelerine ayrılan bütçede bu yıl %30 oranında kısıtlamaya gidilmiş, İstanbul Üniversitesi yönetimi bu kesintiyi bahane ederek öğrencilerin beslenme hakkını engellemeye çalışmıştı. Devlet kendi okullarına “bütçe ayıramazken” neredeyse her köşe başına bir vakıf üniversitesi kurulmasını teşvik etmekte. Peki, vakıf üniversiteleri başımıza nasıl bela oldu? AKP’li yıllarda neden bu kadar arttılar? Bu soruların cevaplarını aramaya çalışalım.

Türkiye’nin vakıf üniversiteleri ile tanışması 1980 darbesinden sonra olur. Darbenin hocalarından ve YÖK’ün ilk başkanı İhsan Doğramacı’nın girişimleri ile 20 Ekim 1984 yılında ilk vakıf üniversitesi Bilkent kurulur.2https://w3.bilkent.edu.tr/www/tarihce/ Üniversitelerin yükünün sadece devlete bırakılmasının yanlışlığı ve eğitimin niteliğinin özel sektörle geliştirileceği tezlerine dayanan özelleşme sürecinin ilk adımının İhsan Doğramacı tarafından atılması şüphesiz ki tesadüf değil eğitimin piyasalaşmasının YÖK’ün kuruluş amacına uygunluğuyla ilgilidir.

Bilkent Üniversitesi’nin ardından sırasıyla holdingler tarafından kurulan vakıflar üniversite açmaya başlamış, yıllar içerisinde Türkiye’de bulunan vakıf üniversite sayılarında artış yaşanmıştır. 1984 ile AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılı arasında toplam 22 özel üniversite açılmıştır.3https://www.yok.gov.tr/Sayfalar/Haberler/2019/vakif-yuksekogretim-kurumlari-raporu-2019.aspx

AKP’nin iktidara geldiği dönemdem itibaren vakıf üniversitelerine destekler artmaya başlamış, çeşitli kanunlar  ile bu üniversitelere milyonlarca lira aktarılmıştır.4 https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2005/04/20050407-6.htm Ancak Sağlık Bakanı’nın üniversitesinde ortaya çıkan son örnekte5https://www.abcgazetesi.com/ankara-garinin-peskes-cekilmesine-tepki-tarihi-gar-rant-elde-etsin-diye-kiralanamaz-32473 olduğu gibi bu okullara ve kurucularına devletin imkanları ve arazileri peşkes çekilerek asıl büyük kaynak aktarımları yapılmıştır. AKP’nin iktidarda olduğu süre zarfında ise özel üniversite sayısı %250 artarak 77 sayısına ulaşmıştır.6https://www.yok.gov.tr/Sayfalar/Haberler/2019/vakif-yuksekogretim-kurumlari-raporu-2019.aspx

Türkiye’de ilkokuldan başlayarak eğitimin her kademesi son yıllarda piyasalaştırılmış yükseköğrenim de %250’lik oranla payını almıştır. YÖK’ün kuruluşundan itibaren eğitimin niteliğinin artması ve yükseköğrenimin yaygınlaşmasının aracı olarak anlatılan özel üniversitelerin durumlarına yine YÖK raporları ile bir göz atalım:

Özel Üniversitelerin Mevcut Durumu7https://www.yok.gov.tr/Sayfalar/Haberler/2019/vakif-yuksekogretim-kurumlari-raporu-2019.aspx bu bölümde yer alan bütün veriler bu kaynaktan alınmıştır.

Vakıf üniversitelerinin teşvik edilmesi ve kuruluşlarının kolaylaştırılması ile birlikte özel üniversiteler nicel olarak sıçrama göstermiştir. Ancak çoğu zaman plaza ve apartmandan bozma alanlara kurulan okulların,  Türkiye eğitimine katkısı özel okulların kuruluşuna temel oluşturan tezlerin aksini işaret etmektedir.

Öncelikle yükseköğrenimin yaygınlaştırılmasını hedeflemek olan teze bakalım ve özel okulların iller bazında durumlarını inceleyelim.

Haritada da görüldüğü üzere vakıf üniversiteleri kendi sermayelerine en yakın yerde kurularak kazanç gözetimi yapmaktadırlar. İstanbul’da toplamda 13 devlet üniversitesi varken vakıf üniversite sayısı neredeyse devleti dörde katlamış durumdadır. Patronların  kendi parasını arttırmayacağı hiçbir alana yatırım yapmayacağı açıkken YÖK’ün yükseköğrenimin yaygınlaştırılması için özelleştirme gerekli yalanını yine YÖK’ün raporları yalanlamaktadır.

Sermaye ve yatırımdan bahsetmişken  üniversitelerin bütçeleri ne ve bu bütçe içerisindeki reklam ve eğitim harcamalarını ele alalım. Öncelikle özel üniversitelerin “ müşteri” çekmek için yaptığı yatırımlara yani reklam paylarına bir göz atalım.

Sermaye, kazancını arttırmayacağı hiçbir alana yatırım yapmaz demiştik. Özel üniversitelerin geçtiğimiz yıl reklama ayırdığı toplam miktar 220 milyon TL’dir. Eğitimin nitelikleştirilmesi için sermayenin bu alana el atması gerektiği liberallerin hep en önemli yalanı olmuştu. Reklama bu kadar para ayıran şirketlerin bilimin gelişmesine ne kadar bütçe ayırdığına bu alandaki 5 “rekortmen” okul özelinde karşılaştırmalı olarak bir bakalım.

Eğitimin “niteliksel” olarak gelişimi için YÖK’ün öncülüğünde başlatılan yükseköğretimin piyasalaşma sürecinde üniversitlerin eğitimin gelişimine ayırdıkları bütçe reklam bütçeleri yanında küçümsenecek derecede azdır. Reklam bütçesine 13 milyon harcayan Esenyurt üniversitesi,  öz kaynaklı araştırma bütçesini sıfırda tutabilmektedir. Aynı üniversitenin toplam araştırma proje bütçesi ise 129.000’dir.8Öz kaynaklı araştırma bütçesi üniversitelerin doğrundan ayırdıkları bütçeyi ifade ederken toplam araştırma bütçesi içerisinde; devlet yardımları, ortak yürütülen projelerde alınan ücretler, bağışlar ve öz kaynak bütçesi bulunur. https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2016/11/20161126-8.htm Yukarıdaki tabloda verilen üniversitelerde ise toplam araştırma bütçesi bile reklam bütçesini geçen herhangi bir üniversite bulunmamaktadır.

Araştırma bütçelerin yanında, öğrencilerin nitelikli eğitim alabilmesi için gerekli olan fiziki şartlara ve  kitap sayılarına da kısaca  bir bakalım. 77 okulun tamamının verisini bu yazıda incelemek imkansız olduğu için reklam alanına en fazla sermayeyi ayıran 5 okulun verilerini kullanmaya devam edeceğiz. Daha detaylı bilgi almak isteyenler YÖK tarafından yayınlanan Vakıf Yükseköğretim Kurumları 2019 raporunu inceleyebilirler.

Öğrenci başına düşen toplam m²

Fiziki verilerin daha iyi anlaşılabilmesi için internet sitelerinde yüz ölçümü ve öğrenci sayılarına ulaşabildiğimiz 3 ilden 3 devlet üniversitesinin öğrenci başına düşen metrekare alanlarını da gösterdik.9Bütün veriler ilgili üniversitelerin internet sitesinden alınarak hesaplanmıştır. Sadece büyük üniversitelerin verileri alınmış denilecekse Kırıkkale Üniversitesi’nde öğrenci başına düşen metrekarenin 701 olduğunu da not edelim. Konumuza geri dönecek olursak açık yeşil alanlar ve bütün kullanım alanlarının hesaba katıldığında özel üniversitelerde öğrenci başına düşen oranlar tablodaki gibidir. YÖK verilerinin tamamı incelendiğinde halk arasında yaygınlaşan apartman üniversitesi tabirinin hak edildiği anlaşılmaktadır. Raporda en düşük alana sahip üniversitede öğrenci başına düşen metrekare 4,9’dur. Bunların yanı sıra kütüphanelerde öğrenci başına düşen alanlar 1 metrekareye dahi ulaşamamakta çoğu üniversitede 0,1 ile 0,4 metrekare olarak kalmaktadır.

Verilerle ilerlemeye devam edelim ve son olarak öğrenci başına düşen kitap sayılarına göz atalım.

Bütün veriler eğitimin özelleşmesi ile başlayan sürecin eğitimin niteliksizleştirilmesine ve alınıp satılmasına sebep olduğunu göstermektedir.  Tüm dünyada neoliberal dönüşüm, önce sağlık ve eğitim alanında kendini göstermiş yüzyıllardır süren mücadelenin  ürünü olan kamusal haklar, çeşitli yalanlarla tasfiye edilmeye çalışılmıştır.

YÖK tarafından yayınlanan veriler ışığında özel okulların kurulmasının amacının halkın cebindeki parayı eğitim üzerinden de patronlara aktarmak olduğu görülmelidir.

Tabi ki bütün bu verileri bir gerçekliği ifade etmek için inceledik. Toplumsal kalkınmanın ve bilimsel ilerlemenin gerçekleşebilmesi ancak eğitimin kamusallığı ile mümkündür.

O halde bitirirken bir kez daha söyleyelim.

“Kamu bütçesini yağmalamayı planlayanların veya öğrenci sırtından para kazanma niyeti olanların dışında tüm toplumun çıkarına olan; eğitimin her düzeyde kitap, ekipman, yemek, içmek, barınmak ve hatta sosyalleşme harçlığı dahil tamamen ücretsiz olmasıdır.”10https://dsosyal.com/kisa-yazi/ogrencinin-yemek-parasini-neden-devlet-odesin/


(1) https://dsosyal.com/makale/turkiyede-egitimin-ozellestirilmesinin-kisa-tarihi/

(2) https://w3.bilkent.edu.tr/www/tarihce/

(3) https://www.yok.gov.tr/Sayfalar/Haberler/2019/vakif-yuksekogretim-kurumlari-raporu-2019.aspx

(4) https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2005/04/20050407-6.htm

(5) https://www.abcgazetesi.com/ankara-garinin-peskes-cekilmesine-tepki-tarihi-gar-rant-elde-etsin-diye-kiralanamaz-32473

(6) https://www.yok.gov.tr/Sayfalar/Haberler/2019/vakif-yuksekogretim-kurumlari-raporu-2019.aspx

(7) https://www.yok.gov.tr/Sayfalar/Haberler/2019/vakif-yuksekogretim-kurumlari-raporu-2019.aspx bu bölümde yer alan bütün veriler bu kaynaktan alınmıştır.

(8) Öz kaynaklı araştırma bütçesi üniversitelerin doğrundan ayırdıkları bütçeyi ifade ederken toplam araştırma bütçesi içerisinde; devlet yardımları, ortak yürütülen projelerde alınan ücretler, bağışlar ve öz kaynak bütçesi bulunur. https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2016/11/20161126-8.htm

(9) Bütün veriler ilgili üniversitelerin internet sitesinden alınarak hesaplanmıştır.

(10) https://dsosyal.com/kisa-yazi/ogrencinin-yemek-parasini-neden-devlet-odesin/

Döviz ile destek olmak için Patreon üzerinden bağış yapabilirsiniz.
Türk Lirasıyla destek olmak için Kreosus üzerinden bağış yapabilirsiniz.
Devrim dergisini dijital ya da basılı olarak edinmek, abone olmak için Shopier’daki mağazamıza göz atabilirsiniz.
Dursun Doğan
Author