Evden çalışma, her ne kadar uzun bir geçmişe sahip olsa da, pandemi ile birlikte hayatlarımıza daha yoğun olarak girmiş bulunuyor. Öyle ki şimdiden gerek dünyada gerekse de Türkiye’de pek çok şirket, evden çalışmayı pandemi sonrasında da kalıcı hale getirmeyi planladıklarını açıkladı. Elbette bunun bazı doğal sınırları var. Fakat yine de evden çalışmanın uygulanabileceği iş kollarında, bunun yaygınlık kazanıyor olması üzerine düşünmemiz gerekiyor.

Evden çalışma fikrinin ilk bakışta kulağa hoş gelen bir yanı var. Bütün o yol çilelerinden kurtulup zamanınızı daha verimli bir biçimde planlayabilmek, iş ortamının bürokratik ve sıkıcı ortamındansa kendi rahat evinizde çalışmak cazip gözükür. Fakat denildiği gibi, davulun sesi yalnızca uzaktan hoş gelir. Gerçekte olan ise belirsiz mesai saatleri, bitmek bilmeyen toplantılar, artırılmış denetim ve pek çok hakkın törpülenmesinden ibaret.

Bu yazıda evden çalışmanın getirmiş olduğu “yeni normali” inceleyeceğiz.

Dünya’da ve Türkiye’de Evden Çalışma

Akla ilk olarak dijital temelli çalışan beyaz yakalılar gelse de, girişte de belirttiğimiz gibi, evden çalışma uzun bir geçmişe sahip. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) evden çalışmayı temel olarak üç kategoriye ayırıyor: Endüstriyel çalışma, uzaktan çalışma ve dijital platformda çalışma.1ILO,2021, Working from home: From invisibility to decent work

Endüstriyel çalışma, ev eksenli mal ve hizmet üretimini ifade ediyor. Fabrika sisteminin gelişmesine koşut olarak ortaya çıkan ve bugün çoğunlukla Asya ve gelişmekte olan ülkelerde daha yoğun olarak devam eden bir çalışma biçimidir. 20. yüzyılın ortalarından itibaren gelişen dijital teknolojiler, ev eksenli endüstriyel çalışmaya ek olarak uzaktan ve dijital platformda çalışmayı da getirmiştir.

ILO verilerine göre, 2019 yılı itibariyle dünya ölçeğinde 260 milyon kişi ev eksenli işlerde çalışıyordu. Bunun genel istihdama göre oranı ise yüzde 7,9 dolaylarında.1ILO,2021, Working from home: From invisibility to decent work Bu sayıların pandemi öncesi veriler olduğu göz önünde tutulursa, bu sayının bugünlerde çok daha yüksek olduğunu söyleyebiliriz.

Şekil 1. 2019, yani pandemiden önceki son yılda ev temelli çalışanların yüzdesi

ILO’nun aynı raporunda Türkiye, evden çalışmanın genel istihdama oranının %5’ten daha az olduğu ülkeler kategorisinde yer alıyor. Benzer biçimde TÜİK’in 2016 yılında yaptığı hane halkı işgücü araştırması da tüm özel sektör çalışanlarının yüzde 2,6’sının evden çalıştığını ortaya koyuyor.2Dedeoğlu, S. 2020. Evden İçeri Bir Dünya: Türkiye’de Ev-Eksenli Çalışanlar, ILO Çalışma Belgesi 21 (Cenevre, ILO). TÜİK’in araştırmasında bağımlı durumda olmayan evden çalışanlar hariç tutuluyor. Ayrıca evden çalışanların büyük bir kısmı kayıt dışı olarak çalışıyor. Haliyle bunlar da eklendiğinde, gerçek sayıların bunların çok üzerinde olduğunu söyleyebiliriz.

İşyerinden Uzak, Patrona Yakın

Uzaktan çalışmaya geçen şirketlerin, büyük bir hevesle pandemi sonrası dönemde de bunu sürdüreceklerini söylemeleri aslında bunun kimin yararına olduğu hakkında önemli bir ipucu veriyor. Üstelik sihirli bir sözcükleri de var: verimlilik.

Uzaktan çalışmaya uygun işkollarında bulunan şirketler, bunun verimliliği oldukça artırdığı konusunda büyük oranda hemfikir. Facebook, Microsoft başta olmak üzere büyük teknoloji şirketlerinin yöneticileri, uzaktan çalışmanın oldukça “verimli” olduğunu, ileride de çalışanlarının önemli bir kısmını buraya kaydıracaklarını açıkladılar. McKinsey’in yaptığı bir araştırmaya göre, ankete katılan şirketlerin %60’ı yeni uzaktan satış modelinin, geleneksel modellere göre daha “etkili” olduğunu düşünüyor.3https://www.mckinsey.com/featured-insights/future-of-work/from-surviving-to-thriving-reimagining-the-post-covid-19-return?cid=other-eml#

Söylenenler hep aynı: verimli, etkili, cazip… söylenmeyen ise şu; işçileri böylelikle daha çok çalıştırıyoruz, neredeyse sınırsız bir denetim kurabiliyoruz ve sendikal haklar başta olmak üzere işçinin pek çok sosyal hakkının üzerinden atlayabiliyoruz. Bir patron için bundan daha iyi ne olabilir ki?

Esneklik

Evden çalışanların büyük çoğunluğu için esnek çalışma saatleri, önemli bir tercih nedenidir. Bu ödül gibi sunulan mekanizmanın gerisinde ise daha yoğun bir denetim mekanizması gizlidir. Pek çok araştırmaya göre, uzaktan çalışanlar, büroda çalışanlara göre daha yoğun gözetim altında bulunuyor.4https://jacobinmag.com/2020/6/remote-work-from-home-coronavirus-covid-surveillance

Pandemi ile birlikte uzaktan çalışma uygulamaları arttıkça, bu gözetim mekanizmalarının da pek çoğuna şahit olma fırsatımız oldu. Örneğin bir büro çalışanına kıyasla evde çalışan daima “çevrimiçi” olmalıdır. Bu durum sık sık kontrol edilir. Zamansız aramalar, mesajlar, mailler ile de bunlar desteklenir. Bir uzaktan çalışanın, belirsiz saatlerde yapılan tüm uzaktan toplantılara katılması beklenir, ne de olsa evdedir.

Bugün pek çok uzaktan çalışan, kişisel yaşamı ile iş yaşamı arasındaki sınırların gittikçe silikleştiğinden yakınıyor. Kişisel yaşam ile iş yaşamının zaman-mekânsal ayrılığı, öyle ya da böyle, yaşama belirli bir bütünlük sağlıyor. Sosyal hayatın yokluğunda bu “yeni normal”, işçileri, her biri kendi hücresinde çalışan, atomize olmuş distopik bireylere dönüştürüyor.

Örgütlenme ve Sosyal Haklar

Uzaktan çalışmanın getirdiği bir diğer zorluk ise örgütlenme. Aynı mekânı paylaşan işçiler için çalışma ortamı dayanışmanın, ortak çıkarlar için yardımlaşmanın ve hakları doğrultusunda örgütlenmenin elverişli olduğu yerlerdir. Uzaktan çalışanlar için durum bunun tersi. Uzaktan çalışan işçi kendini bir kolektifin parçası olarak göremez, yalnız ve tecrit edilmiş durumdadır. Çoğu durumda, uzun süre uzaktan çalışanlar kendini çalışan olarak bile saymaz. Haliyle yasal haklardan da mahrumdur.

Bugün dünyanın pek çok yerinde uzaktan çalışanların haklarını koruyan yasal düzenlemeler mevcut değil. Örneğin, “bazı ülkelerde, ev eksenli çalışanların sendika kurmaları kanunla önlenmektedir çünkü serbest çalışan olarak sınıflandırılmakta veya ait oldukları meslek kategorisi iş mevzuatı dışında kalmaktadır.”1ILO,2021, Working from home: From invisibility to decent work

Bunun yanı sıra çalışma ortamının düzenlenmesi ve ek giderler de bütünüyle çalışanın omuzları üstüne yıkılmış durumdadır. Ofis ortamında, çalışanın ortamının hazırlanması işverenin yükümlülüğü altındadır. Fakat uzaktan çalışma için böyle bir yasal yükümlülük yok. Artan elektrik, doğalgaz ve internet faturaları; masa, sandalye, bilgisayar gibi teknik ihtiyaçlar tamamen çalışana yüklenmiş durumda.

Evden Çalışma ve Toplumsal Cinsiyet

Evden çalışmanın, toplumsal cinsiyet normlarını yeniden üreten bir muhtevası da var.

ILO tahminlerine göre, 2019 yılında 147 milyon kadın ve 113 milyon erkek evden çalışmış; kadınlar tüm ev temelli çalışanların yüzde 56’sını oluşturmuştur. Kadınların evden çalışma eğilimi (yüzde 11,5) erkeklerinkinden (yüzde 5,6) çok yüksektir.1ILO,2021, Working from home: From invisibility to decent work

Klasik çalışma biçiminde ev ve iş zamanları birbirinden net olarak ayrıldığı için, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini perçinleyen kadının “geleneksel rolleri”, bir miktar sınırlandırılabiliyor. Fakat uzaktan çalışma bu sınırları da ortadan kaldırıyor ve ev işlerini yeniden kadının “doğal sorumluluğu” haline getiriyor.

Pandemi süreci ile birlikte daha net olarak görüldü ki, uzaktan çalışan kadınlar hem profesyonel işlerine hem de ev işlerine daha yoğun vakit ayırıyorlar. Farklı ülkelerde yapılan çalışmalar, pandemi döneminde kadınların ev içi ücretsiz iş yüklerinin en az yüzde 30 oranında arttığını gösteriyor.5https://www.birgun.net/haber/uzaktan-calisma-ve-toplumsal-cinsiyet-334719 Yine başka bir araştırma, özellikle küçük yaşta çocuğu olan kadınların bakım işlerine erkeklere kıyasla günde 6 saatten daha fazla zaman ayırdığını ortaya koyuyor.6https://t24.com.tr/haber/salginda-evle-is-arasinda-sikisan-kadinlar,877039

Bitirirken

Anlaşılıyor ki uzaktan çalışma yalnızca pandemi sürecinde değil, pandemi sonrası dönemde de gündemimizde olacak. Yeni hibrit çalışma pratikleri, uzaktan çalışanların bir kısmının kalıcı hale gelmesi gibi pek çok duruma karşı hazırlıklı olmak gerekiyor.

Bu konuda en başta da bu ülkenin devrimcilerine görev düşüyor. Açgözlü patronların insafına bırakılmış, düzenin sömürmek için her gün yeni yollar bulduğu emekçilere, yeni araçlarla ulaşmak gerekiyor. Bu pisliği ancak devrimin temizleyeceğini akıldan çıkarmadan…

Notlar:

[1] ILO,2021, Working from home: From invisibility to decent work

[2] Dedeoğlu, S. 2020. Evden İçeri Bir Dünya: Türkiye’de Ev-Eksenli Çalışanlar, ILO Çalışma Belgesi 21 (Cenevre, ILO).

[3] https://www.mckinsey.com/featured-insights/future-of-work/from-surviving-to-thriving-reimagining-the-post-covid-19-return?cid=other-eml#

[4] https://jacobinmag.com/2020/6/remote-work-from-home-coronavirus-covid-surveillance

[5] https://www.birgun.net/haber/uzaktan-calisma-ve-toplumsal-cinsiyet-334719

[6] https://t24.com.tr/haber/salginda-evle-is-arasinda-sikisan-kadinlar,877039

Cem İnan
Author