ABD’de sağlık için çok fazla para harcanmakta ama o paralar daha sağlıklı bir toplum değil daha zengin sermayedarlar yaratmaktadır.
Günümüzde devletlerin önemli kısmı koruyucu hizmetlerden çok tedavi edici hizmetlere öncelik vermektedir. Hastalıkların salt biyolojik faktörlere bağlı ortaya çıktığı söylenmekte ve koruyucu hizmetler aşılama gibi birkaç yöntemle sınırlandırılmaktadır. Koruyucu hizmetleri salt tıbbi uygulamalara indirgeyen bu anlayış kronik hastalıkların ortaya çıkışını engelleyememenin yanında Ebola, Yeni Koronavirüs gibi salgınların ortaya çıkışını veya yayılımını da engellemekte zorlanmaktadır.
Bu hastalıkların önlenememesinde toplumsal eşitsizliğin ve sağlık sistemlerinin yapısının rolü yok mudur?
Bu yazıda hastalıkların toplumsal boyutunu ve geçmişten günümüze sağlık hizmet sunumunu sınıfsal bir bakış açısıyla incelemeye çalışacağız.
Sağlık ve Üretim İlişkileri
Kapitalist toplum yapısında iki ana sınıf bulunmaktadır: Üretim araçlarını elinde bulunduran, işçi sınıfının emeği ile ortaya çıkan artı değere el koyan burjuvazi sınıfı ve kafa-kol gücü ile ürettiği emeğini patronlara satarak geçimini sağlamaya çalışan işçi sınıfı. Kapitalist düzende, toplumsal yapı egemen sınıf olan burjuvazinin çıkarlarına uygun olarak düzenlenmiştir. Sağlık hizmetlerinin sunumu, bu üretim ilişkilerinden bağımsız değildir.
“Sağlık hizmetinin kendisi herhangi bir değişim değeri üretmediği halde, sağlık hizmeti üretimi, ancak, üretilen değişim değerinin bir kısmının kullanılmasıyla gerçekleştirilebilir. Sağlık için ayrılacak fonların büyüklüğünü ekonominin üretkenliği ve toplam üretim hacmi belirler.“1 Belek İ (2016), Sağlığın Politik Ekonomisi-Sosyal Devletin Çöküşü, İstanbul: Yazılama Yayınevi
Toplumsal zenginliği elinde bulunduran sermayedarlar tarafından sağlığa kamudan ayrılacak payın azaltılması yönünde hükümetlere baskı yapılmaktadır. Bu sebeple işçi sınıfı sağlıklı bir yaşam sürebilme imkanından yoksun kalmaktadır. Buradan hareketle sınıflı toplumlarda sağlık hakkına kimin, nasıl sahip olacağı tartışması çıkmaktadır.
Sağlık Hakkı Tartışmaları
Toplumsal işbölümünün ve sınıfların ortaya çıkmasından itibaren toplumda hekim olarak bilinen bir meslek grubu oluşmuştur ama herkese sağlık hizmeti verilmesinin doğuştan bir hak olduğu fikri yakın dönemlerde ortaya çıkmıştır.
Feodalizmde egemen sınıf feodal bey ve çevresindeki gruplardır. Saray ve çevresinin özel doktorları vardı. Halkın ulaşabileceği hiçbir sağlık hizmeti yoktu. Kapitalizmin egemen sınıf haline geldiği, henüz sosyalist iktidarların ortaya çıkmadığı dönemde eğitim paralı ve çok pahalı olduğu için sadece zenginlerin çocukları hekim olabilmekteydi. Sağlık hizmeti özel muayenehaneler üzerinden verilmekte ve bu hizmete sadece zengin kesimler ulaşabilmekteydi. Bunun dışında kapitalist devletler polis ve asker için sağlık hizmeti sunmaktaydı. Yoksul halkın sağlık hizmetlerine ulaşabilmesinin tek yolu kiliseler ve yardım derneklerinin yaptığı gönüllü faaliyetlerdi.
19. yüzyılda burjuvazi lüks bir yaşam sürebilmektedir. Çoğunluğunu köyden kente göç edenlerin oluşturduğu işçi sınıfı ise günde 14-15 saat çalışmaya mecbur edilmesine karşın insani hiçbir eğitim, sağlık, barınma hakkına sahip değildir ve şehrin banliyölerinde sefalet içinde yaşamaktadır. Sosyalist düşüncenin etkisiyle burjuvaziye karşı işçi sınıfı da örgütlenmeye başlamıştır. Kötü yaşam koşullarının ortadan kaldırılması ve toplumsal zenginliğin adil şekilde paylaşılması için mücadeleler verilmiştir.
1871 yılında Parisli işçiler ayaklanmış ve iktidarı ele geçirmiştir. Tarihte ilk kez demokratik bir meclis kurulmuş ve işçilere eğitim, sağlık, barınma haklarının ücretsiz sağlanması önerisi kabul edilmiştir. Paris Komünü sadece 70 gün yaşayabilmesine rağmen insanlığa yeni bir iktidar anlayışını miras bırakmıştır2Arpat H (2015), RUDOLF VIRCHOW: HALK SAĞLIĞINDA BİR PORTRE, Toplum ve Hekim, 30(1) 74-80 .
İlerleyen yıllarda işçi sınıfı ile burjuvazi arasındaki mücadele şiddetlenmiş ve 1917 Ekim Devrimi ile işçi sınıfı iktidarı ele geçirebilmiştir. Devrim’in ilk günlerinden itibaren sağlık hizmetleri herkese eşit ve ücretsiz verilmeye başlanmıştır 3 Akalın M. A. (2010), Toplumcu Tıp-Sovyetler Birliği Deneyimi, İstanbul: Yazılama Yayınevi .
İşçi sınıfının mücadelesi ve tarihte ilk defa işçi sınıfı iktidarlarının kurulması kapitalist devletlerde ‘devrim’ korkusu yaratmıştır. Kapitalist iktidarlar, bir yandan zor gücüyle bu mücadeleleri yok etmeye çalışırken bir yandan da kapitalizmin sömürü mekanizmalarını gizleyecek çözümler üretmeye çalışmıştır. Bu yönde ilk adımı 1880’lerde Almanya’daki Bismarck hükümeti atmıştır. Bismarck, sosyal sigorta tasarısı ile işçilere emekli aylığı, sağlık ve işsizlik sigortası sağlanması gibi adımlar atmıştır. 1900’lerin başında benzer uygulamalar Avusturya, İngiltere ve Fransa tarafından da uygulamaya konulmuştur2Arpat H (2015), RUDOLF VIRCHOW: HALK SAĞLIĞINDA BİR PORTRE, Toplum ve Hekim, 30(1) 74-80 .
Sağlığın Toplumsal Belirleyicileri
19. yüzyılda maddi yaşam koşullarının ve toplumsal eşitsizliklerin sağlıklı bir toplum yaratılmasında tıbbi uygulamalardan daha önemli faktörler olduğu düşüncesi ortaya atılmıştır. Bu fikrin o dönemdeki en büyük savunucuları F.Engels ve R.Virchow’dur. Sağlığın toplumsal belirleyicileri olarak beslenme, barınma, eğitim, çevre, çalışma koşullarını ve gelir durumunu örnek verebiliriz.
1848 yılında Prusya’nın Yukarı Silezya bölgesinde tifüs salgını sonucu binlerce insan hayatını kaybetmiştir. Bu ölümlerin araştırılması için görevlendirilen Virchow on binlerce insanın barınaklarda, açlık ve sefalet içinde yaşadığını gözlemlemiştir. Yazdığı raporda salgının en önemli sebebinin yoksulluk ve toplumsal eşitsizlikler olduğunu vurgulamış ve bunların sorumlusu olarak Katolik Kilisesi ve merkezi yönetimleri göstermiştir. Tamamen demokratik bir devlet yapısının kurulması ve devletin her bireye ücretsiz sağlık hizmeti vermesi gerektiğini savunmuştur2Arpat H (2015), RUDOLF VIRCHOW: HALK SAĞLIĞINDA BİR PORTRE, Toplum ve Hekim, 30(1) 74-80 .
Bu rapor, salgınlar ile toplumsal koşullar arasında diyalektik ilişki kuran ilk tıbbi metindir. Bu rapor yüzünden Virchow, Prusya hükümetinden büyük tepki almış ve baskı görmüştür. Virchow, tıbbı sosyal bir bilim olarak tanımlamıştır. Virchow’a göre “hastalık” bireyin elverişsiz koşullar altındaki yaşamının bir ifadesi ise, “salgın” toplum yaşamındaki toplu bozuklukların göstergesi olmalıydı2Arpat H (2015), RUDOLF VIRCHOW: HALK SAĞLIĞINDA BİR PORTRE, Toplum ve Hekim, 30(1) 74-80.
Sağlığın sınıfsal belirleyicisi olarak toplumsal eşitsizlikler ortadan kaldırılmadan, sağlığın toplumsal belirleyicilerinin iyileştirilme imkanı yoktur.
Sovyetler Birliği’nde Sağlık Sistemi
Sovyetler Birliği’nde egemen sınıf, devrime öncülük eden ve toplumun büyük çoğunluğunu temsil eden işçi sınıfı olduğu için sağlık politikası da işçi sınıfının çıkarları doğrultusunda belirlenmiştir. Sovyetler Birliği’nde toplumcu sağlık yaklaşımının temel ilkelerini şu şekilde sıralayabiliriz:
1) Sağlık hizmetlerinin devlet tarafından herkese eşit koşullarda ücretsiz sağlanması, herkes tarafından erişilebilir olması
Burjuvazi ve aristokrat sınıfının imtiyazları kaldırılmış, sağlık hizmetine ve eğitimine ulaşımda öncelik işçi sınıfına verilmiştir. Tarihte ilk defa merkezi bir örgütlenme yani Sağlık Bakanlığı kurulmuştur. Kaynaklar doğrudan devlet bütçesinden sağlanmıştır3Akalın M. A. (2010), Toplumcu Tıp-Sovyetler Birliği Deneyimi, İstanbul: Yazılama Yayınevi.
2) Koruyucu hizmetlere öncelik verilmesi, koruyucu ve iyileştirici sağlık hizmetlerinin her basamakta bütünleştirilmesi
Koruyucu hizmetler birinci basamak sağlık kuruluşları tarafından sağlanmaktadır. Hastalık daha ortaya çıkmadan koruyucu önlemlerin alınması hem sağlıklı bir toplum yaratmak için elzemdir hem de tedavi edici hizmetlerin (tıbbi teknoloji, ilaç, ameliyata bağlı) pahalılığından kaynaklanan giderlerin azalmasını sağlamaktadır. Koruyucu hizmetler, temelde aşılama, ana-çocuk sağlığı takibi, kişisel hijyen gibi başlıkların yanında sağlığın toplumsal belirleyicilerinin toplum yararına düzenlenmesini de içermektedir.
3) Sağlığın toplumsal belirleyicilerini iyileştirmeye dair bütünlüklü yaklaşımlar geliştirilmesi
Sovyetler Birliği’nde buna dair en büyük adım toplumsal eşitsizliklerin ortadan kaldırılması ile atılmıştır. Sağlığın bozulmasının önemli sebeplerinden birisi uzun ve ağır çalışma koşullarıdır. Sovyetler Birliği, Kasım 1917’de bir kararname ile iş gününü 8 saate indiren ilk ülke olmuştur. Devrimin 10. yıldönümünde ücret değişmeden iş günü 7 saate indirilmiştir. Gece vardiyasında mesai 6 saat olarak belirlenmiştir. Ağır ve tehlikeli işler için mesai 6 saate, civa sanayi gibi bazı iş kollarında 4 saate indirilmiştir3Akalın M. A. (2010), Toplumcu Tıp-Sovyetler Birliği Deneyimi, İstanbul: Yazılama Yayınevi. Günümüzde bile gelişmiş kapitalist ülkelerde çoğu iş kolunda işçilerin günde en az 10 saat, az gelişmiş ülkelerde günde 12-14 saat çalışmak zorunda olduğunu göz önünde bulundurursak sosyalizmin başarısı daha iyi anlaşılacaktır.
Sovyetler Birliği, toplumun bütün üyelerinin barınma hakkı olduğu ilkesi gereği merkezi planlama ile konut yapım çalışmalarına başlamış ve yıllar içinde tüm ailelere ücretsiz konut temininde bulunulmuştur.
1920 yılında Çalışma Bakanlığı tarafından hazırlanan bir kararname ile sanayi bölgelerinin yerleşim yerlerinin uzağında kurulması yasalaştırılmıştır. Temiz su kaynaklarının halka ulaştırılması ve kanalizasyon sistemlerinin inşa edilmesi konusunda merkezi planlamalar yapılmıştır. 1920’li yıllarda Sovyetler Birliği, hava kirliliğinin önlenmesi konusunda standartlar belirleyen ilk ülkedir. Sağlığa zararlı 14 maddeyi içeren liste yayımlanmıştır. Bu standartlar ABD’de 1937 yılında, Almanya’da 1938 yılında, İsveç’te 1969 yılında kabul edilmiştir3Akalın M. A. (2010), Toplumcu Tıp-Sovyetler Birliği Deneyimi, İstanbul: Yazılama Yayınevi.
4) İşçi sınıfının örgütlenme kanalı olan Sovyetlerin yerel sağlık hizmetlerinin sunumunda söz sahibi olmasının sağlanması
Sovyet meclisleri, kendi bölgelerindeki hijyen koşullarını, sosyal hizmetleri, kreş ve okullarda verilen hizmetleri denetleme yetkisine sahiptir. Sosyal sigorta fonlarının nasıl kullanılacağına, kimin sanatoryuma, sağlık tatil köyüne, dinlenme evine gönderileceğine hekimle birlikte Sovyet meclisi aracılığıyla işçiler karar verirdi3Akalın M. A. (2010), Toplumcu Tıp-Sovyetler Birliği Deneyimi, İstanbul: Yazılama Yayınevi.
5) Tıp Fakültesi eğitiminde sağlığın tıbbi boyutu yanında toplumsal boyutunun öğretilmesi
Bolşevik iktidarı, devrimin başından itibaren geleceğin toplumcu hekimini yaratabilmek için kapitalist ülkelerdeki müfredattan farklı bir müfredat belirlemiştir. Temel ve Klinik Bilimleri içeren müfredata, organizmanın çevreyle olan ilişkisinin çözümlenebilmesi ve materyalist düşüncenin benimsenmesi için diyalektik materyalizm ve ekonomi politik dersleri eklenmiştir3Akalın M. A. (2010), Toplumcu Tıp-Sovyetler Birliği Deneyimi, İstanbul: Yazılama Yayınevi.
Sermaye yanlısı anlayış sağlıklı bir toplum yaratmaktan ziyade bireyleri tek tek iyileştirecek uygulamalara bel bağlamışken; emek yanlısı anlayış sağlıklı bir toplum yaratmaya çabalamış, kaynaklarının önemli kısmını sağlığın toplumsal belirleyicilerini iyileştirmek yönünde kullanmış ve sağlık hizmetlerini-personelini toplumun iyilik halini besleyen faktörler olarak değerlendirmiştir.
ABD’de Sağlık Sistemi
Sovyetler Birliği’nin karşısında piyasacı sağlık hizmetinin verildiği ABD sağlık sistemini de incelemek gerekmektedir. ABD, kişi başına sağlık hizmeti harcamasında 2014 yılı verilerine göre 9500 dolar ile Dünya’da birincidir. Sağlık harcamalarının finansmanında kamunun payı %47 ile yüksek gelirli ülkeler arasında sonuncudur1 Belek İ (2016), Sağlığın Politik Ekonomisi-Sosyal Devletin Çöküşü, İstanbul: Yazılama Yayınevi. ABD’de sağlık hizmetinin önemli kısmı özel hastaneler aracılığıyla verilmektedir. Koruyucu hizmetler geri planda bırakılmış, tedavi edici hizmetlere öncelik verilmiştir.
ABD’de kamu ve özel olmak üzere iki tür sigorta vardır. Kamu sigortası 1965’te başlatılmıştır ve toplumun yalnızca %30’unu kapsamaktadır: Medicare ve Medicaid. Medicare yaşlılar ve yetimler için federal devlet tarafından finanse edilmektedir1 Belek İ (2016), Sağlığın Politik Ekonomisi-Sosyal Devletin Çöküşü, İstanbul: Yazılama Yayınevi. Medicaid ise yoksul çocukları, ebeveynleri ve gebeleri kapsar. Medicare’e göre kapsamı dardır.
Özel sigortalar 1930’lu yıllarda başlamıştır ve toplumun %52’sini kapsamaktadır 1 Belek İ (2016), Sağlığın Politik Ekonomisi-Sosyal Devletin Çöküşü, İstanbul: Yazılama Yayınevi . Finansmanı patronlar ve çalışanların primleri ile karşılanmaktadır. Sigorta türü patronlar tarafından belirlendiği için genelde kapsamı dardır.
Nüfusunun %18’inin yani yaklaşık 50 Milyon insanın hiçbir sigortası yoktur. Nüfusun en yoksul kesiminin yaklaşık yarısının hiçbir sigortası yoktur1 Belek İ (2016), Sağlığın Politik Ekonomisi-Sosyal Devletin Çöküşü, İstanbul: Yazılama Yayınevi .
Obamacare’ın bir sonucu olarak 2010 yılında çıkarılan ACA yasası ile toplumun en yoksul kesimlerinin sigortalı yapılması planlanmaktadır. Eyaletlerin bu yasayı uygulaması zorunlu değildir ve bir kısmı uygulamamaktadır. Özel sigorta şirketleri bu yasadan memnundur. Medicaid’e girme koşullarını sağlayamayanlar devlet desteği ile özel sigorta yaptırmaktadırlar.
ABD, gelişmiş ülkeler arasında beklenen yaşam süresi en kısa ülkedir. Kişi başına sağlık harcaması yılda 2,500 dolar civarında olan Küba’nın sağlık göstergeleri ABD’den daha iyi durumdadır. Sağlık alanında önemli bir başarı ölçütü sayılan 1 yaş altı bebek ölüm hızı BM’ye göre 2010 yılında Küba için 1.000 canlı doğumda 5, ABD için ise 5.5 olarak bildirilmiştir 4Wikipedia (2019), Bebek Ölüm Hızına Göre Ülkeler Listesi, Son Erişim Tarihi: 20.02.2020,. ABD’de sağlık için çok fazla para harcanmaktadır ama o paralar daha sağlıklı bir toplum değil daha zengin sermayedarlar yaratmaktadır.
Diğer Kapitalist Ülkelerde Sağlık Sistemleri
Kapitalist ülkelerdeki emekçi mücadelelerinin ve Sovyetler Birliği’nin etkisiyle 1980’li yıllara kadar emekçi lehine reformlar yapılmıştır. 1980’den sonra emekçi mücadelelerinin zayıflaması ve 1991’de SSCB’nin çözülmesi ile kapitalizm, neoliberal politikalar ile emekçilerin sağlık hizmeti kazanımlarını adım adım ortadan kaldırmaya başlamıştır. Kapitalizm yaşadığı her krizde sağlığa harcanan kaynaklara gözünü dikmiş ve krizin faturasını buradan çıkarmaya çalışmıştır.
Bu süreçte sağlığa genel bütçeden aktarılan para azaltılmış, kamu sosyal sigortasının kapsamı daraltılmış, devlet hastaneleri özelleştirilmiştir. Sağlık hizmetlerinde maliyeti düşük koruyucu hizmetler yerine sermayenin kazancını arttıracak tedavi edici hizmetlere öncelik verilmiştir. Sağlık meta haline getirilmiş ve parası olmayanların sağlık hizmeti alamadığı bir sistem ortaya çıkmıştır.
Dünyada sağlık reformları adıyla anılan bu süreç Dünya Bankası’nın 1970’li yıllarda başlattığı projeler ile hayata geçirilmiştir. Ülkelere ‘proje’ temelli krediler verilmiştir 5Soyer A (2002), Dünya Sağlık Örgütü, Alma Ata Bildirgesi, İdeoloji vb. Üzerine, Toplum ve Hekim, 17(2), 111-116. Türkiye’de 1990’da imzalanan Birinci Sağlık Projesi ile başlayan dönüşüm AKP döneminde de devam etmiştir. Finansman için Dünya Bankası’ndan toplamda 3 milyar Dolar kredi alınmıştır. Bu projeler Aile Hekimliği kurulması, GSS’nin kapsamının daraltılması ve hastanelerin özelleştirilmesi, olamıyorsa işletmeleştirilmesini içermektedir6Belek İ (2013), Sağlık reformlarında son nokta: Bakanlığın Organik Yapısının Yok Edilmesi, Toplum ve Hekim, 28(3), 205-208.
Sağlık’ta reform süreci en çok eski sosyalist ülkeler olarak bilinen Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) ülkelerinde değişim yaratmıştır. Çözülüşün ardından sağlık hizmetleri kapitalist piyasa ekonomisine göre belirlenmiştir. Bu dönüşüm sağlık göstergelerinde dramatik gerilemeye yol açmıştır. Şu anki Rusya Federasyonu bölgesinde doğuşta beklenen yaşam süresi 1975’te 70 yıl iken, çözülüşten sonra hızlı bir düşüş göstermiş ve 2000 yılında 66 yıla gerilemiştir7Kılıç B (2003), Kapitalistleşen Avrupa Bölgesi Eski Sosyalist Ülkelerinin Sağlık Düzeyi Göstergeleri, Toplum ve Hekim,18(3), 217-231.
BM Kalkınma Programı’nın (UNDP) açıkladığı verilere göre BDT ülkelerinde 1960 yılında doğuşta beklenen yaşam süresi erkekler için küresel ortalamadan 12 yıl, kadınlar için küresel ortalamadan 14 yıl fazlaydı. 2012 yılına gelindiğinde ise erkeklerin ve kadınların yaşam süresi küresel ortalamanın bile altına düşmüştür. 50 yıllık süreçte küresel ortalama artış göstermesine rağmen BDT ülkelerinde çözülüşten sonra gerileme yaşanmıştır8BBC Türkçe (2015), UNDP: Eski Sovyet ülkelerinde yaşam süresi kısalıyor, Son Erişim Tarihi: 19.02.2020, https://www.bbc.com/turkce/haberler/2015/01/150122_undp_rapor.
Sonsöz
Sağlık hizmeti sunumunda ve sağlığın toplumsal belirleyicilerinin iyileştirilmesinde farklı sağlık sistemleri farklı yanıtlar üretmektedir. Üretilen yanıtlar sınıf ilişkilerine göre belirlenmektedir. Sosyalist sağlık sistemi insanı temel alır, koruyucu hizmetlere öncelik verir ve herkese eşit-ücretsiz sağlık hizmeti sunar. Piyasacı sağlık sistemi kârı temel alır, tedavi edici hizmetlere öncelik verir ve parası olana sağlık hizmeti sunar. Başarı, bu tercihlere göre ortaya çıkacaktır. Sosyalist ülkeler kısıtlı kaynaklarına rağmen gelişmiş kapitalist ülkelerden bile daha iyi sağlık göstergelerine ulaşabilmiştir.
Hastalıkların biyolojik sebepleri olduğu gibi toplumsal sebepleri de vardır ve en önemlisi toplumsal eşitsizliklerdir. Suçlu, kapitalizmdir. Eşitsizlik sadece azgelişmiş ve gelişmiş ülkeler arasında değildir. Her bir ülkenin kendi yoksul ve zengini arasında da eşitsizlik vardır ve toplumsal iyilik halinin önündeki en büyük engel de budur.
İnsanlık, geçmişte, kamucu sağlık hizmetini emek mücadelesinin güçlenmesi ile kazanabilmiştir. Önümüzdeki dönemde ülkemizde de herkese eşit ve ücretsiz sağlık hizmeti talebi, emek mücadelesi ile birlikte güçlenecektir.
Notlar:
[1] Belek İ (2016), Sağlığın Politik Ekonomisi-Sosyal Devletin Çöküşü, İstanbul: Yazılama Yayınevi
[2] Arpat H (2015), RUDOLF VIRCHOW: HALK SAĞLIĞINDA BİR PORTRE, Toplum ve Hekim, 30(1) 74-80
[3] Akalın M. A. (2010), Toplumcu Tıp-Sovyetler Birliği Deneyimi, İstanbul: Yazılama Yayınevi
[4] Wikipedia (2019), Bebek Ölüm Hızına Göre Ülkeler Listesi, Son Erişim Tarihi: 20.02.2020,
[5] Soyer A (2002), Dünya Sağlık Örgütü, Alma Ata Bildirgesi, İdeoloji vb. Üzerine, Toplum ve Hekim, 17(2), 111-116
[6] Belek İ (2013), Sağlık reformlarında son nokta: Bakanlığın Organik Yapısının Yok Edilmesi, Toplum ve Hekim, 28(3), 205-208
[7] Kılıç B (2003), Kapitalistleşen Avrupa Bölgesi Eski Sosyalist Ülkelerinin Sağlık Düzeyi Göstergeleri, Toplum ve Hekim,18(3), 217-231
[8] BBC Türkçe (2015), UNDP: Eski Sovyet ülkelerinde yaşam süresi kısalıyor, Son Erişim Tarihi: 19.02.2020, https://www.bbc.com/turkce/haberler/2015/01/150122_undp_rapor