İktisadi kavramların emekçiler için ne anlama geldiğini irdelediğimiz söyleşi dizimize Anıl Aba ile devam ediyoruz. Bugünkü söyleşimizde asgari ücretin tanımı, asgari ücretli çalışan oranının anlamı ve asgari ücret artışının emekçilerin yaşamındaki etkisi gibi konuları ele aldık.1Söyleşi serimizin önceki bölümünü Ali Rıza Güngen ile “Faiz” başlığında gerçekleştirmiştik: https://devri.me/3mqnh

Asgari ücret nedir? Şu an Türkiye’de emekçilerin yüzde kaçı asgari ücretle çalışmaktadır?

Asgari ücret, yasal olarak bir işverenin çalıştırdığı işçiye verebileceği en düşük yevmiyedir. Genelde kira, mutfak masrafı, faturalar ve giyim-kuşam gibi hayatta kalıp ertesi gün tekrar işe gelebilecek seviyede belirlenen bir ücrettir. Türkiye’de asgari ücret civarında, yani asgari ücretin yüzde 20 altı ve üstü bandında ücret alan yaklaşık 10 milyon işçi var. Ama hata yapmayalım, aslında bu biraz şişirilmiş bir rakam çünkü bunlar SGK’dan alınan resmi veriler. Oysa pratikte, biz biliyoruz ki, bazı şirketler işçisine asgari ücretin üzerinde bir aylık ödeme yapıp sigortasını asgari ücret üzerinden yatırıyor. Dolayısıyla gerçekte asgari ücret civarında ücret alan sayısı 10 milyondan biraz düşük olabilir. Fakat buna rağmen istihdamın, tahminen, yüzde 40 ila 50’sinin asgari ücret civarında maaş alarak hayatını karın tokluğuna geçiriyor olması kabul edilebilir bir şey değil. Mesela Belçika, Hollanda vb. ülkelerde asgari ücretle çalışanların istihdamdaki oranı sadece yüzde 5-10 seviyelerinde.

Liberal iktisatçılar zaman zaman asgari ücretin artırılmasının ücreti artan emekçilere ekonomik anlamda zarar vereceğini dile getiriyorlar. Bu iddianın herhangi bir dayanağı var mı?

Zenginlerin gelirleri arttığı zaman harcamaları aynı oranda artmaz. Ama dar gelirlilerin ücret artışları anında harcamaya dönüşür. Maaş zamlarını alan dar gelirli insanlar bir süredir yapamadıkları, erteledikleri ve yapmak istedikleri harcamaları yapmaya başlar. Dolayısıyla, bir süredir, düşük alım gücünden ötürü, fazla satış yapamayan şirketler mal ve hizmetlerini tekrar satmaya başlar. Bazı şirketler stok eritirken bazıları da artan talebi karşılamak için üretimi tekrar arttırmaya başlar. Kimisi bunu mevcut işçilerini tam kapasite çalıştırarak kimisi de yeni işçi alarak yapar. Dolayısıyla da asgari ücret artışının işsizliği arttırması için ortada bir iktisadi bir sebep olmadığı gibi işsizliği, az da olsa, düşürmesi kuvvetle muhtemeldir. Efektif talepteki artış ekonomiyi canlandırır. Bundan herkes kazançlı çıkar. Yani bu iddianın tek dayanağı Greg Mankiw’in ders kitaplarında anlattığı teorik safsatalar. Pratikte bu iddiaların hiçbir gerçekliği yok.

Notlar:

[1] Söyleşi serimizin önceki bölümünü Ali Rıza Güngen ile “Faiz” başlığında gerçekleştirmiştik: https://devri.me/3mqnh

Dsosyal
Author