İnsan yaşamı ve evrim devam ettiği sürece, insanlar yeni mikrop türleriyle ve bu türlerin yol açtıkları hastalıklarla karşılaşacaklar. Aşılar, hastalığa yol açabilecek yeni mikrop türlerinin, bağışıklık sistemini hazırlıksız yakalamasını önler. Vücuda kontrollü bir şekilde ve bağışıklık sisteminin tespit edeceği miktarda verilen mikroplar veya mikropların bileşenleri sayesinde bağışıklık sistemimiz bu yeni mikrobu tanıyacak ve ona karşı savunma mekanizmasını daha kolay geliştirecektir. Bu da mikropların, hastalığa yol açacak düzeyde çoğalmasına engel olacaktır.
Aşı Olmazsanız Ne Olur?
Aşı olmama yolunu seçmek, bağışıklık sisteminizi daha önce hiç tanımadığı bir mikrop ve hastalıkla baş başa bırakarak mucize beklemektir. Bu bekleyişin sonu yüksek ihtimalle toplu ölümlerle özellikle de çocuk ölümleriyle sonuçlanır. Başınız ağrıdığında ilaç alıp almamak sizin tercihiniz olarak görülebilir. Fakat tüm insanlığı etkileyen bir salgında aşı olmayı reddetmek, sadece kendinizi ve yakın çevrenizi değil toplumun sağlığını riske atmanıza yol açar. Bu nedenle salgın hastalıklarda aşı olmama kararı, bir tercih olmaktan çıkıp sizi ve yakın çevrenizi toplum içinde kontrolsüz bir silaha dönüştürür.
Geçtiğimiz yüzyılın aşılar adına büyük kazanımlarına örnek olarak 20. yüzyılın en azılı mikroplarından olan kızamık, çiçek ve polio yani çocuk felci virüslerini ele alabiliriz.
Kızamık
Kızamık hastalığı bulaşıcılığı yüksek kızamık virüsünün sebebiyet verdiği ateş, halsizlik ve döküntüler ile belirti veren bir hastalıktır. Kızamık hastalığı genellikle çocuklarda sıkça görülmesinden ve hastaların büyük çoğunluğu ciddi komplikasyonlar geçirmeden iyileştiğinden zararsız olarak görülse de genel kanının aksine zararsız bir hastalık değildir. Özellikle bebeklerde ve bağışıklık sistemi baskılanmış bireylerde olmak üzere kızamık virüsü ciddi sağlık sorunlarına sebebiyet verebilmektedir. Bunun yanında en güncel bulgulara göre hastalık sebebiyle aylar hatta yıllar sürebilecek şekilde bağışıklık sisteminin baskılandığı ve dolayısıyla zatürre gibi ikincil enfeksiyonlara zemin hazırlayabileceği gözlemlenmiştir.1https://www.amboss.com/de/wissen/Masern (Amboss Almanya’da tıp fakültesi öğrencilerinin ve hekimlerin sıkça başvurduğu bir dijital tıbbi kütüphanedir.)
Kızamık hastalığını geçiren her 1000 hastadan birinde akut ensefalit yani beyin iltihabı oluşabileceği bilinmektedir. Kızamık hastalığının en ağır tablolarından biri olan bu durum ateş, baş ağrıları ve bilinç kaybı başta olmak üzere diğer merkezi sinir sistemi semptomlarıyla seyreder. Kızamık enfeksiyonu kaynaklı akut ensefalitin şu ana kadar bilinen kesin bir tedavisi yoktur ve sadece şikayetlere yönelik tedavi ile desteklenebilir. Buna rağmen beyin iltihabı gelişen durumlarda 100 hastadan 10 ile 20 hasta arası ölüm gözlemlenmektedir. Hastalar akut beyin iltihabını atlatsalar dahi 100 hastadan 20 ile 40 hasta arasında epilepsi nöbetleri ve felce kadar varan merkezi sinir sistemi hasarları devam edebilmektedir.1https://www.amboss.com/de/wissen/Masern (Amboss Almanya’da tıp fakültesi öğrencilerinin ve hekimlerin sıkça başvurduğu bir dijital tıbbi kütüphanedir.)
Subakut Sklerozan Panensefalit (SSPE) doğal yollarla geçirilen kızamık hastalığından sonra ortalama 10 sene kadar saklı kalabilen ve 10 bin hastada 1 görülen ender fakat ciddi bir beyin iltihabıdır. 1 yaşın altında kızamık hastalığına yakalanan çocuklarda SSPE gelişme olasılığı daha yüksektir. Bu sinsi komplikasyon hareket bozuklukları, karakter değişimleri, bilişsel faaliyetlerin gerilemesi, epilepsi nöbetleri ve son olarak bilinç kaybı ile seyreder. Aşıyla önlenebilecek olan bu ciddi komplikasyonun bilinen hiçbir tedavisi yoktur ve 1 ila 3 sene içerisinde hastaların tümünde ölümle sonlanır.1https://www.amboss.com/de/wissen/Masern (Amboss Almanya’da tıp fakültesi öğrencilerinin ve hekimlerin sıkça başvurduğu bir dijital tıbbi kütüphanedir.)
Kızamık aşısı ülkemizde birinci dozu 12. ayda birinci doz ve 48. ayını doldurmuş çocuklara ikinci doz olmak üzere iki dozda uygulanır. Bu aşı zayıflatılmış kızamık virüsü içeren KKK (kızamık-kızamıkçık ve kabakulak) aşısı olarak uygulanmaktadır. Çocukların %95’inde bağışıklık cevabı gelişmekte ve hayati tehlike taşıyan komplikasyonlar önlenebilmektedir. Kızamık virüsünün son derece bulaşıcı olması halk sağlığı adına toplum çapında genel aşılamayı zorunlu kılmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre her gün aşıya erişimi olmayan 380 çocuk kızamık hastalığı sebebiyle yaşamını yitirmektedir.2https://asi.saglik.gov.tr/liste/8-k%C4%B1zam%C4%B1k-hastal%C4%B1%C4%9F%C4%B1-nedir-belirtileri-nelerdir.html
Çiçek Hastalığı
Çiçek hastalığı aynı adlı variola olarak da bilinen virüsün sebebiyet verdiği bir hastalıktır ve klinik olarak irinli kabarcıklar, ateş ve ağır hastalık haliyle seyreder. Çiçek hastalığının görüldüğü son yüzyıl olan 20. yüzyılda 300 milyon kadar insanı öldürdüğü bilinmektedir.3https://web.archive.org/web/20070921235036/http://www.who.int/mediacentre/factsheets/smallpox/en/ (Bu adreste Dünya Sağlık Örgütü’nün çiçek hastalığına dair hazırladığı arşivlenmiş profilini bulabilirsiniz.)
Hastalığı kapanlarda %30 yani kabaca 3 kişiden birinin hayatını kaybettiği, hayatını kaybetmese dahi körlük ve yaygın cilt yaraları gibi hasarlar bırakan ağır bir hastalık tablosu gözlemlenmektedir. Çiçek hastalığının şimdiye dek bilinen etkili hiçbir tedavisi yoktur. Bu hastalığın tarih boyunca o kadar yıkıcı bir etkisi olmuştur ki, bazı antik toplumlar bebekler hastalığa yakalanıp atlattıktan sonraya dek yeni doğan çocuklara isim vermeyi yasaklamışlardır. 1950’lerin başında her sene 50 milyon çiçek vakasına rastlanırken 1967’de küresel aşılamanın başlamasıyla bu vaka sayısı senede 15 milyona düşmüştür.3https://web.archive.org/web/20070921235036/http://www.who.int/mediacentre/factsheets/smallpox/en/ (Bu adreste Dünya Sağlık Örgütü’nün çiçek hastalığına dair hazırladığı arşivlenmiş profilini bulabilirsiniz.)
Çocuk Felci
Çocuk felci veya poliomyelit diye de bilinen ve genelde 5 yaşın altındaki çocuklarda görülen hastalık polio virüsü sebebiyle meydana gelmektedir.4https://www.amboss.com/de/wissen/Poliomyelitis Eskiden sıkça rastlanan çocuk felci yaygın aşılamanın başlaması öncesinde birçok çocuğun hayatını kaybetmesine sebep olmuş, birçoğunda da kalıcı hasar bırakmıştır. Polio virüsünün yol açtığı enfeksiyon, vakaların %90’ında belirti vermeden seyretmesine karşın 200 hastadan yaklaşık 1 hastada merkezi sinir sistemini de etkileyip paralitik yani felç ile seyreden forma geçiş yapabilmektedir.5https://www.who.int/news-room/fact-sheets/detail/poliomyelitis Bu durumda enfeksiyon omurilikte kaslarımızı kontrol eden sinir hücrelerinin hasarıyla ağırlıklı olarak bacak kaslarının felcine sebebiyet vermektedir. Bazı vakalarda ise solunum kaslarını kontrol eden sinirlerin hasar görmesiyle hastalar solunum yetmezliği sebebiyle ölebilmektedirler. Yine çocuk felcinin de belirli bir tedavisi yoktur. Kaslarda görülen felç bazı durumlarda belli oranda gerilese de hastalarda felç genellikle devam etmekte ve kasta büyüme veya şekil bozuklukları gibi kalıcı hasarlar bırakmaktadır. Bu ciddi komplikasyonları kesin olarak önlemenin tek yolu yine çocukluk çağında doktorlarca ve Dünya Sağlık Örgütü’nce önerilen çocuk felci aşısını yaptırmaktır.
1980lerin sonundan beri yaygın olarak yapılan aşılama sayesinde çocuk felci vakaları %99 oranında azalmıştır ve bugün sadece Pakistan, Afganistan ve Nijerya gibi belirli bölgelerde görülmektedir.4https://www.amboss.com/de/wissen/Poliomyelitis Ancak 2014 senesinden beri yetersiz aşılama ve altyapı, aşı kampanyalarının engellenmesi, belirli bölgelere erişimin güç olması sebebiyle küresel ölçekte çocuk felci vakaları artış göstermektedir.
1955’te çocuk felci aşısını bulan Jonas Salk aşının patenti kime ait olacak diye sorulduğunda “Bir patent olmayacak ve aşı insanlara ait olacak. Güneşin patentini alabilir misiniz?” demiş ve aşıyı insanlığa armağan etmiştir.6https://www.youtube.com/watch?v=erHXKP386Nk Geriye dönük hesaplamalar yapıldığında Jonas Salk’ın çocuk felci aşısının patentini aldığı takdirde 7 milyar dolarlık bir servete sahip olacağı tahmin edilmektedir.7https://www.forbes.com/sites/quora/2012/08/09/how-much-money-did-jonas-salk-potentially-forfeit-by-not-patenting-the-polio-vaccine/?sh=2281972069b8 Bu durum sağlığın kapitalist üretim ilişkileri içerisinde kar aracı olarak görüldüğü günümüzde insanlığa bir ders olarak görülmelidir.
Aşının Yarattığı Fark Nedir?
Aşılar, insanlığın hastalıklara karşı geliştirdiği en etkili yöntemlerden biridir ve her gün dünya üzerinde binlerce çocuğun hayatını kurtarmaktadır. Geçmişte tedavisi mümkün görünmeyen ve toplu ölümlere yol açan verem ve çiçek gibi pek çok hastalık, aşı çalışmaları sayesinde bugün önemsenmeyecek boyutlara gelmiş durumda. Hatta Dünya Sağlık Örgütü’nün 1966’da başlattığı dünya çapında aşılama kampanyası ile öncesinde büyük salgınlara ve toplu ölümlere sebep olan çiçek hastalığı 1980 yılında daha fazla rastlanmaz hale gelmiştir.3https://web.archive.org/web/20070921235036/http://www.who.int/mediacentre/factsheets/smallpox/en/ (Bu adreste Dünya Sağlık Örgütü’nün çiçek hastalığına dair hazırladığı arşivlenmiş profilini bulabilirsiniz.) Küresel aşı kampanyası o kadar etkili olmuştur ki, çiçek aşısı 1986’da bütün ülkelerin aşı takviminden çıkarılmıştır. Bu kuşkusuz modern tıbbın en büyük zaferlerinden bir tanesidir. Bunun dışında yukarıda bahsedildiği gibi kızamık başta olmak üzere birçok enfeksiyon hastalığının atlatıldığı takdirde dahi bırakabileceği birçok hasar aşılama ile önlenmektedir.
Aşıya Neden Herkes Ulaşamıyor?
Dünya üzerinde şu ana kadar çalışmaları tamamlanmış veya kısmen tamamlanmış 3 COVID-19 aşısı var. Bunların hepsi ne yazık ki ana hedefleri kar maksimizasyonu olan şirketlere ait aşılar. Bu noktada aşı yarışının kazananlarından denebilecek Pfizer şirketinin CEO’su Albert Bourla’nın Pfizer/BioNTech aşısının %90 etkili olduğunun açıklandığı gün şirketteki 5,6 milyon dolar değerindeki hissesini sattığını hatırlatmakta fayda var.8https://www.reuters.com/article/us-pfizer-albert-bourla-stake/ceo-sells-stock-worth-5-6-million-on-same-day-as-pfizers-covid-19-vaccine-update-idUSKBN27R1Z5?edition-redirect=uk
Dünyada şimdiye dek üretilen ve ilaç otoritelerince onaylanan aşılara ulaşmanın ise elbette ki şirketler tarafından belirlenen bir bedeli var. Aşıya ulaşımı sağlık sisteminin altyapı sorunları, ülkelerdeki risk gruplarına dair demografik veriler veya benzeri kriterlerin belirlemesi gerekirken tamamen sermayenin ihtiyaçları belirliyor ve bu durum yoksul ülkelerin aşıya erişimini zorlaştırıyor. Öte yandan varsıl ülkeler Kanada örneği başta olmak üzere aşağıda da görüldüğü gibi nüfuslarının 9 katı kadar doz aşıyı adeta ele geçirmişlerdir. 2020 senesinin sonuna ait verilere göre dünya nüfusunun sadece %13’ünü oluşturan ülkeler, dünyada 2021 senesinde üretilmesi tahmin edilen aşı dozlarının %50’sini çoktan satın almışlardır.9https://www.gavi.org/vaccineswork/covax-explained
Bir ülkede salgının kontrol altına alınabilmesi için o ülkede kitlesel bir aşılamanın yapılması zorunludur. Bu yapılmadığı takdirde belirli bir kesimin aşı olması, toplum sağlığına herhangi bir olumlu etki etmeyecektir. Bununla birlikte günümüzün gittikçe küreselleşen dünyasında hiçbir ülkenin bir ada olmadığını hatırlaması gerekiyor, aynı hiçbir insanın bir ada olmadığı gibi. Yani bu da demek oluyor ki, bu salgın hepimiz için bitmediği takdirde hiç kimse için gerçekten bitmeyecek.
Kitlesel bir aşılama için ise aşının herkes tarafından erişilebilir durumda olması gerekiyor. Bugün aşı tartışmalarında en fazla gözardı edilen nokta, yoksul ülkelerin aşıya nasıl ulaşacağı konusu. Bunun için DSÖ tarafından COVAX adlı bir aşı insiyatifi kuruldu.9https://www.gavi.org/vaccineswork/covax-explained COVAX 2021 senesi içerisinde dünyanın en düşük gelirli ülkelerinin nüfuslarının en az %20’sini aşılamayı hedefliyor. Şimdiye dek destekçi ve katılımcı, yani aşıyı alıp ülkelerinde uygulayacak tarafta olan birçok devlet bu insiyatife katılım sağladı.10https://www.nature.com/articles/d41586-020-03370-6 (Ülkelerin kişi başına aldıkları dozlara ilişkin görsel de bu makaleden alınmıştır.) Ancak uzmanlar 2022 baharında pandeminin etkilerini hafifletebilmemiz için 2021 senesi içerisinde dünya nüfusunun en az %70’ini aşılamamız gerektiğini söylüyor.11https://sosyalhaklardernegi.org/prof-dr-kayihan-pala-ile-pandemi-soylesileri-bolum-1-asi-anlasmalari-ve-asilama-programi/ Ne yazık ki bu hedefe sadece zengin Batılı ülkeler ulaşabilecek gibi duruyor.
Aşılama sürecinin uzaması sadece salgının şu anki şartlarıyla geç biteceği anlamına gelmiyor, çünkü SARS-CoV-2 virüsü her enfekte ettiği hastada mutasyon geçirme potansiyelini taşıyor. Bu mutasyonlar da olasılık prensibine göre virüsün evrimine katkı sağlıyor, zaman zaman virüsü güçlendirip zaman zaman zayıflatıyor. İngiltere, Güney Afrika ve Brezilya’dan gelen raporlara göre virüse olası birtakım avantajlar sağlayan mutasyonlar görülmeye başladı bile.12https://www.cdc.gov/coronavirus/2019-ncov/transmission/variant.html Bu mutasyonlar eğer insanlar arasındaki kontrolsüz salgın yayılımı frenlenemezse yine olasılık prensibiyle şu anda üretilen aşıların etkisiz kalmasına bile sebep olabilir. Bunu önlemenin en etkin yolu da dünya çapında yaygın bir COVID-19 aşılama kampanyası başlatmak. Fakat şu anki tahminlere göre varsıl ülkeler 2021 senesi sonuna dek nüfuslarının büyük kısmını aşılayacakken, yoksul ülkelerin halklarının ancak 2023 hatta 2024 senesinde aşılanacağı tahmin ediliyor.9https://www.gavi.org/vaccineswork/covax-explained13https://www.eiu.com/n/rich-countries-will-get-access-to-coronavirus-vaccines-earlier-than-others/ (Ülkelerin ne zaman aşılanacağını gösteren görsel bu makaleden alınmıştır.
Patent haklarını elinde tutan ve üretim kapasitesi sınırlı olan ilaç ve aşı şirketleri dünyadaki aşı talebini karşılayamıyor. Şu anda dünyaya sağlayabildikleri aşıların bölüşümü de ne yazık ki adil değil. Gerçekten doz sayısının kısıtlı olduğunu varsaydığımızda bile dozların bölüşümü küresel olarak risk grupları arasında bölüştürülmeliydi. Şu anda ne yazık ki DSÖ’nün de uyarılarının aksine ekonomik gücü elinde tutan ülkeler aşıları parsellemiş durumda.
Bir diğer olasılık ise ülkelerin insiyatifi eline alarak kendi hukuk sistemlerinde bu duruma hukuki bir zemin hazırlayıp HIV salgınında başta Brezilya, Tayland ve Güney Afrika’da yapıldığı gibi zorunlu lisans ilanı ile aşıları pandemi boyunca patent kıskacından kurtarmak.14https://www.ozdenguclulegal.com/covid-19-zorunlu-lisans-paradoksu/
Güney Afrika ve Hindistan 2020’nin sonlarına doğru Dünya Ticaret Örgütü’ne aşıların ve COVID-19 ilaçlarının pandemi sonlanana kadar fikri mülkiyet ve patent haklarını düzenleyen TRIPS Sözleşmesi’nin kapsamı dışında tutulmasına, daha doğrusu bu ürünler için patent haklarının askıya alınmasına dair bir başvuruda bulundu ve bu başvuru reddedildi.15https://www.reuters.com/article/us-health-coronavirus-wto-idUSKBN28K2WL Bu içinde bulunduğumuz salgın durumunda kısa süreli ve hedefe yönelik bir çözüm olabilir fakat bu noktada İran, Küba ve Venezuela gibi ülkelerde örneklerini görebileceğimiz olası ilaç ambargoları başta olmak üzere diğer ambargoları ve yaptırımları da gözardı etmemekte fayda var.
Bu konunun kökten çözümü ise elbette ki sağlık alanı ile ilgili olan kuruluşların (hastaneler, ilaç firmaları, görüntüleme aletleri üreten şirketler, AR-GE enstitüleri vb.) tercihen kamulaştırılması ve aşı/ilaç çalışmalarının devlet konsorsiyumları eliyle yapılarak böylelikle kar gütme hedefine mahal verilmemesi olacaktır.
Türkiye’de Aşıya Erişim Ne Durumda?
Türkiye’ye bugüne dek sadece 9,5 milyon Çin menşeili Sinovac aşısı geldi.16https://www.ntv.com.tr/turkiye/cinden-6-bucuk-milyon-doz-sinovac-asisi-daha-geldi,a9KPAvkrL0WZavBZfCyKdA Sinovac aşısının Faz1/217https://www.thelancet.com/article/S1473-3099(20)30843-4/fulltext çalışmaları Lancet adlı çok prestijli bir tıbbi dergide yayınlanmış olmasına rağmen, dünya çapında kullanılan diğer aşılar yani Moderna18https://www.nejm.org/doi/full/10.1056/NEJMoa2035389, Pfizer/BioNTech19https://www.nejm.org/doi/full/10.1056/NEJMoa2034577 ve Oxford/AstraZeneca20https://www.thelancet.com/journals/lancet/article/PIIS0140-6736(20)32661-1/fulltext aşılarının aksine net ve hakemli yayın organlarında yayınlanmış Faz 3 bilgisi mevcut değil. Bu sebeple etkinlik ve yan etki profiline dair oldukça fazla spekülasyon var. Gelen bu dozlar sağlık çalışanları başta olmak üzere risk gruplarına dağıtıldı, fakat aşılama bundan sonra nasıl devam edecek, hangi sektörler önceliklendirilecek, ne yazık ki bu durum belirsiz.21Türkiye’de aşılamanın gidişatı hakkında bkz. Leyla Gülhan, “Aşıda Torpil, Eşitsizlik ve AKP’nin Büyük Çaresizliği” Dsosyal, 1 Şubat 2021, https://dsosyal.com/makale/asida-torpil-esitsizlik-ve-akpnin-buyuk-caresizligi/
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca en geç ocak ayı içerisinde 550 bin doz kadar Pfizer/BioNTech aşısı da alınacağı söyledi22https://www.dw.com/tr/t%C3%BCrkiye-biontech-pfizer-ile-anla%C5%9Ft%C4%B1/a-56061971, fakat bu aşıların kimlere vurulacağı yine belirsiz. Sinovac aşısının seçim sebebi yine belirsiz, doz başına ödenen rakam şimdiye dek açıklanmadı, aracı firma olmadığı söylenmesine rağmen aksi durum irdelemeler sonucu ortaya çıktı.
Son olarak altını çizmekte fayda var ki bir pandemi ile mücadele durumunda halk sağlığı ve enfeksiyon uzmanlarının da defalarca belirttiği gibi en doğru strateji etkinliği ve güvenilirliği kanıtlanmış birden fazla aşı ile hareket etmek olurdu.
Ada değildir insan, bütün hiç değildir bir başına; Anakara’nın bir parçasıdır… Ölünce bir insan eksilirim ben, çünkü insanoğlunun bir parçasıyım; işte bundandır ki sorup durma çanların kimin için çaldığını; çanlar senin için çalıyor.
John Donne
Devrim Hareketi’nin başlatmış olduğu “Sağlıklı Bir Türkiye İçin” kampanyasının imza metnine bağlantıdan ulaşabilir, imza vererek kampanyaya destek olabilirsiniz: https://devri.me/imzaver
Notlar:
[1] https://www.amboss.com/de/wissen/Masern (Amboss Almanya’da tıp fakültesi öğrencilerinin ve hekimlerin sıkça başvurduğu bir dijital tıbbi kütüphanedir.)
[3] https://web.archive.org/web/20070921235036/http://www.who.int/mediacentre/factsheets/smallpox/en/ (Bu adreste Dünya Sağlık Örgütü’nün çiçek hastalığına dair hazırladığı arşivlenmiş profilini bulabilirsiniz.)
[4] https://www.amboss.com/de/wissen/Poliomyelitis
[5] https://www.who.int/news-room/fact-sheets/detail/poliomyelitis
[6] https://www.youtube.com/watch?v=erHXKP386Nk
[9] https://www.gavi.org/vaccineswork/covax-explained
[10] https://www.nature.com/articles/d41586-020-03370-6 (Ülkelerin kişi başına aldıkları dozlara ilişkin görsel de bu makaleden alınmıştır.)
[12] https://www.cdc.gov/coronavirus/2019-ncov/transmission/variant.html
[13] https://www.eiu.com/n/rich-countries-will-get-access-to-coronavirus-vaccines-earlier-than-others/ (Ülkelerin ne zaman aşılanacağını gösteren görsel bu makaleden alınmıştır.)
[14] https://www.ozdenguclulegal.com/covid-19-zorunlu-lisans-paradoksu/
[15] https://www.reuters.com/article/us-health-coronavirus-wto-idUSKBN28K2WL
[17] https://www.thelancet.com/article/S1473-3099(20)30843-4/fulltext
[18] https://www.nejm.org/doi/full/10.1056/NEJMoa2035389
[19] https://www.nejm.org/doi/full/10.1056/NEJMoa2034577
[20] https://www.thelancet.com/journals/lancet/article/PIIS0140-6736(20)32661-1/fulltext
[21] Türkiye’de aşılamanın gidişatı hakkında bkz. Leyla Gülhan, “Aşıda Torpil, Eşitsizlik ve AKP’nin Büyük Çaresizliği” Dsosyal, 1 Şubat 2021, https://dsosyal.com/makale/asida-torpil-esitsizlik-ve-akpnin-buyuk-caresizligi/
[22] https://www.dw.com/tr/t%C3%BCrkiye-biontech-pfizer-ile-anla%C5%9Ft%C4%B1/a-56061971