Geçtiğimiz yılın son aylarında birçok temel gıda ve ihtiyaç ürününe yapılan zamlar sonrası, bu düzende yaşamsal ihtiyaçlarımızı karşılamanın bile ne kadar büyük bir zorluğa dönüştüğünü hepimiz yaşayarak gördük. Özellikle zamlardan önce de pek çok kadın ve kız çocuğunun erişmekte zorlandığı ped, tampon vb. kadın hijyen ürünleri ile cinsel sağlık ürünleri; yapılan fahiş zamların ardından 3-4 katına çıkan fiyatlarıyla neredeyse tamamen erişilemez hale geldi.
Kadınların sağlık hakkı ve yaşam hakkı bakımından ne kadar ikincilleştirildiğini görmek için sadece kadınlara ait temel ihtiyaç ürünlerine uygulanan KDV oranlarına bakmak bile yeterli. Kadın hijyen ürünlerine “lüks tüketim ürünleri” için getirilen yüzde 18 KDV uygulanıyor. Bu ürünler son KDV indiriminin de kapsamına alınmadı.
Yalnız sağlık ve hijyen ürünlerine erişmek değil, cinsel sağlık ve üreme sağlığı hizmetlerine ulaşabilmek de kadınlar için hâlâ büyük bir sorun. AKP tarafından uygulanan gerici politikalar da ağır aksak alınabilen kimi hizmetleri tamamen ortadan kaldırdı. Örneğin aile hekimliği birimlerinde zorunlu olarak verilen spiral uygulama ve takip hizmeti, 2017 yılında yapılan yönetmelik değişikliği ile kaldırıldı.1https://www.dw.com/tr/do%C4%9Fum-kontrol-y%C3%B6ntemlerine-eri%C5%9Fim-zorla%C5%9F%C4%B1yor/a-61018843 Değişiklik ile birlikte kadınların doğum kontrol yöntemlerine erişimi sınırlandırılmış oldu.
Spiral kullanımı, 2003-2018 dönemi Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması (TNSA) sonuçlarına göre yüzde 20,2’den yüzde 13,7’e düştü.1https://www.dw.com/tr/do%C4%9Fum-kontrol-y%C3%B6ntemlerine-eri%C5%9Fim-zorla%C5%9F%C4%B1yor/a-61018843 Sadece bu birkaç örnek bile ülkemizde kadınların sağlık hakkı bakımından bir ilerleme yaşanması şöyle dursun sürekli bir geriye gidişin mevcut olduğunu göstermek için yeterli ama kadınların maruz bırakıldığı sağlık hakkı ihlallerinin bunlarla da sınırlı olmadığını biliyoruz. Bu yüzden bir bütün olarak sağlık hizmetlerinin özelleştirilmesini ve sağlık alanındaki neoliberal dönüşümü anlamak, kadınların yaşadığı sorunlara çözüm üretecek politikalar geliştirebilmek için bir zorunluluk.
Dünyada sağlık sistemi son 30 yılda sermayenin ihtiyaçları doğrultusunda yeniden şekillendirildi. Türkiye’de de yine sermayenin ihtiyaçları doğrultusunda AKP’nin iktidara geldiği ilk yıllarda, Dünya Bankası’nın bir programı olarak geliştirilen Sağlıkta Dönüşüm Programı devreye sokuldu. Sağlıkta özel sektörün payını artıran bu program, sağlık hizmetlerinde yetersizliğe yol açarken toplumun çoğunluğu için de erişimi zorlaştırdı.2https://dsosyal.com/makale/saglikta-neoliberal-donusum-sehir-hastaneleri/ Bu durum özel hastanelerin ve ilaç şirketlerinin daha fazla kar elde etmek için her türlü etik dışı yola başvurabilmesinin önünü açtığı gibi kamucu bir anlayışın yokluğu, var olan eşitsizliklerin sağlık alanında daha da derinleşmesini beraberinde getirdi.
Sağlık sisteminin özelleştirilmesi, kamu kaynaklı ilaç ve aşı gibi tıbbi ürünlerin üretimini de şirketlerin tekeline bıraktı. Özellikle aşı olmanın önemi ve bundan da öte bu aşıya ulaşmanın imkân(sızlık)ları, COVID-19 ile birlikte yüzümüze bir daha çarptı. Peki aşılar neden önemli? Çünkü aşı hastalığa yol açabilecek yeni mikrop türlerinin bağışıklık sistemini hazırlıksız yakalamasını önler ve birçok hastalık aşı sayesinde önlenebilir.3https://dsosyal.com/makale/asi-ne-ise-yarar/ Bunu biliyoruz. Düzenli tarama ve testlerle birlikte uygulanacak aşıların HPV kaynaklı kanser türleri bakımından çok büyük orandaki önleyici etkisiniyse pek çoğumuz son aylarda bu konunun kadın mücadelesinin gündemine girmesiyle öğrendik.
HPV’ye Karşı Aşı ve Düzenli Tarama Şart
Kanser türlerinin pek çoğu için aşı ya da önleyici ilaç geliştirilememiş olmakla birlikte, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)’nün açıkladığı verilere göre, HPV aşısı ile serviks (rahim ağzı) kanseri dünyada ortadan kaldırılabilecek ilk kanser türü olabilir.4https://www.klimik.org.tr/2022/01/08/rahim-agzi-serviks-kanseri-farkindalik-ayi-kiz-cocuklarina-hpv-asisi-rutin-asilama-takvimine-alinmalidir/
Rahim ağzı kanseri, erken teşhis edildiği ve etkin tedavi uygulandığı sürece önlenebilir bir kanserdir. Taramanın birincil ve önemli hedefi, servikal kanseri teşhis etmektir. Etkinliği kanıtlanmış testler sayesinde tarama erken tanıya imkân sağlamaktadır.5https://jag.journalagent.com/androloji/pdfs/AND_20_1_25_29.pdf Buna rağmen Dünya Sağlık Örgütü’nün açıkladığı verilere göre, her yıl rahim ağzı kanseri yüzünden 300 binin üzerinde kadın hayatını kaybetmektedir.6https://tr.euronews.com/2019/02/05/dunyada-her-yil-300-bin-uzerinde-kadin-rahim-agzi-kanserinden-hayatini-kaybediyor Serviks kanseri tüm dünyada 45 yaş altı kadınlarda en sık görülen ikinci kanser türü, meme ve akciğer kanserinden sonra en fazla ölüme neden olan üçüncü kanser türü olarak kayıtlara geçmektedir.7https://hpv.com.tr/serviks-kanseri-rahim-agzi-kanseri-sikligi-ve-dunyada-dagilimi/
Serviks kanseri, Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı Kanserle Savaş Dairesi Başkanlığı tarafından hazırlanan ve 2009–2015 yıllarını kapsayan ulusal kanser tarama programına alınmıştır. Serviks Kanseri Ulusal Tarama Standartları’na göre 35–40 yaş aralığındaki tüm kadınlardan en az bir kez smear alınması, sonrasında beş yıllık aralıklarla tekrarlanması ve son üç testi negatif olan 65 yaş ve üstündeki kadınlarda taramaya son verilmesi gerektiği belirtilmektedir.8https://jag.journalagent.com/androloji/pdfs/AND_20_1_25_29.pdf Ancak gelinen noktada birçok kadın, bu tarama testlerine hala erişememektedir.
Ülkemizde halen nüfusun tamamını kapsayan güvenilir bir kanser kayıt sistemi bulunmamaktadır. Bu nedenle kanser insidansı (belli bir nüfusta belirli bir dönem içinde belirli bir hastalıktan gerçekleşen ölüm sayısının, o nüfusun aynı döneminde yaşanan birey sayısına bölünmesiyle elde edilen oran) hakkında net bir bilgiye sahip değiliz.
Rahim ağzı kanseri çoğunlukla human papilloma virus (HPV) adı verilen virüs ile ilişkilidir. Neredeyse birçok rahim ağzı kanseri HPV enfeksiyonu nedeniyle ortaya çıkmaktadır. Bu aşamada HPV’nin tespiti, tarama yöntemleri ve kanser teşhisi önem arz etmektedir.
HPV testi rahim ağzı hücrelerinde virüsün tespiti esasına, Pap smear testi ise dökülen rahim ağzı hücrelerin toplanıp incelenmesine dayanan bir testtir. HPV ve Pap smear testi son derece basit ve ağrısız işlemler olup testler aynı anda yapılmaktadır.9https://www.klimik.org.tr/2022/01/08/rahim-agzi-serviks-kanseri-farkindalik-ayi-kiz-cocuklarina-hpv-asisi-rutin-asilama-takvimine-alinmalidir/
HPV virüslerinden en az 14 tanesinin riskli olduğu kabul edilirken toplamda 100’den fazla tipi bulunmaktadır. En sık cinsel yolla bulaşan bu virüse her yıl yaklaşık 14 milyon insanın enfekte olduğu tahmin ediliyor ve bir kişinin bu virüs ile hayatında karşılaşma riski neredeyse yüzde 80.10https://www.ttb.org.tr/userfiles/files/hpv.pdf Fakat HPV kaynaklı kanserlerin ölüm oranlarına baktığımızda bunların yüzde 90’ını düşük ve orta gelirli ülkelerdeki kadınlar oluşturmaktadır.10https://www.ttb.org.tr/userfiles/files/hpv.pdf Dünya Sağlık Örgütü’nün yaptığı bir araştırmada da rahim ağzı kanserinden ölen 10 kadından 9’unun yoksul ülkelerde yaşadığı belirtilirken, az gelişmiş ülkelerde ise geç teşhis ve tedavi imkânlarının yetersizliği yüzünden rahim ağzı kanserinde hayatta kalma oranının yüzde 33 ile 77 arasında değiştiği aktarılmaktadır.11https://tr.euronews.com/2019/02/05/dunyada-her-yil-300-bin-uzerinde-kadin-rahim-agzi-kanserinden-hayatini-kaybediyor Araştırmaya göre, gerekli önlemler alınmadığı takdirde 2040 yılına gelindiğinde rahim kanserinden ölenlerin sayısı yüzde 50 artacak.11https://tr.euronews.com/2019/02/05/dunyada-her-yil-300-bin-uzerinde-kadin-rahim-agzi-kanserinden-hayatini-kaybediyor
HPV aşısının gerekliliği, yapılan araştırmalar ile de kanıtlanmış durumda. The Lancet isimli tıp dergisinin yayımladığı bir araştırma, İngiltere’de 2008 yılında kız çocuklarına yapılan aşının sonuçlarını göstermektedir. Aşıyı olan kız çocukları şu an 20’li yaşlarında yetişkinler ve araştırma, bu aşıyı olan ilk grup üzerinde denenmekte. Araştırma, HPV’ye karşı Glaxo Smith Kline’ın sattığı fakat “düşük talep” nedeniyle 2012’de piyasadan çekilen Cervarix adlı bir aşının kadınların rahim ağzı kanserine yakalanma riskini yüzde 87 oranında düşürdüğünü ortaya koymaktadır.12https://tr.euronews.com/2021/11/04/arast-rma-ingiltere-de-piyasadan-cekilen-bir-as-rahim-agz-kanserini-yuzde-87-dusuruyor 12-13 yaşlarındayken aşı olan 20’li yaşlarındaki kadınların bu aşıyı olmayanlara göre rahim ağzı kanserine yakalanma oranındaki düşüş yüzde 87 olurken bu oran aşıyı 14-16 yaşlarında olanlarda yüzde 62, 16-18 yaşlarında olanlarda ise yüzde 34 olarak saptandı.12https://tr.euronews.com/2021/11/04/arast-rma-ingiltere-de-piyasadan-cekilen-bir-as-rahim-agz-kanserini-yuzde-87-dusuruyor
Bir halk sağlığı sorununa karşı yetersiz kalan sağlık sistemi, kadınları karşılaştıkları başka bir sağlık sorununda ölüm ile baş başa bırakmaktadır. Ancak aşı ve tarama testlerin yaygınlaşması ile bu kanseri önlemek mümkün. Aşının 9-14 yaş aralığındaki kız ve oğlan çocuklarına 2 doz, 16 -26 yaş aralığındakilere de 3 doz yapılması önerilmektedir. Tarama testlerinde ise 30 yaşından itibaren her kadının uygun yöntemler ile düzenli taramaya girmesi tavsiye edilmektedir.13https://cisuplatform.org.tr/blog-yazilari/hpv-nedir-farkinda-misiniz/
Türkiyeli Kadınlar Aşıya Erişemiyor
HPV aşısı şu an dünyada 100’den fazla ülkenin aşı takviminde bulunuyor ve ücretsiz bir şekilde herkese ulaşması sağlanıyor.14https://www.gazeteduvar.com.tr/kadin-mucadelemiz-2022de-hpvyi-yener-makale-1547789 Türkiye’de ise HPV aşısı hala aşı takviminde yer almıyor. Özel olarak temin edilen HPV aşısının sadece bir dozu 700 lira civarında ve 3 doz için yaklaşık 2000 lirayı gözden çıkarmak gerekiyor.15https://m.bianet.org/bianet/toplumsal-cinsiyet/252846-hpv-asisi-rahim-agzi-kanserini-yuzde-90-a-yakin-onluyor Kazakistan, Myanmar ve Vietnam gibi ülkeler bu aşıyı takvimlerine alacağını açıklamışken Türkiye’de böyle vaadin veya hazırlık çalışmasının olmadığını biliyoruz.
Ülkemizde yakın zamanda aşıya erişim hakkıyla ilgili yeni bir gelişme yaşandı. Ankara 62. İş Mahkemesi, HPV aşısının ücretini ödemeyen Sosyal Güvenlik Kurumu’nu (SGK) haksız buldu. Mahkeme kararıyla birlikte üç doz aşının bedelinin yasal faiziyle başvurucuya ödenmesine hükmedildi.16https://www.dw.com/tr/mahkeme-hpv-a%C5%9F%C4%B1s%C4%B1n%C4%B1n-bedelinin-geri-%C3%B6denmesine-karar-verdi/a-61093961
Mahkemenin almış olduğu bu karar, bir kadın öğrencinin açtığı dava üzerine verildi. Ankara 62. İş Mahkemesi’ne savunma gönderen SGK, Sağlık Uygulama Tebliği’nde (SUT) bulunan ilaç/aşı bedellerinin ödendiğini belirterek ödeme listesinde yer almayan ilaçların ödenmesine olanak bulunmadığını kaydetti. Bunun üzerine mahkeme, HPV aşısının rahim ağzı kanserine etkisi bulunup bulunmadığına dair bilirkişi görevlendirdi. Bilirkişi raporuna göre, rahim ağzı kanserlerine karşı aşılama yapılmasının tıbben gerekli olduğu kanaati belirtildi. Yargılama sonunda mahkeme, davanın kabulüne karar vererek bir dozu 695 TL olan HPV aşısının üç dozunun bedelinin yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verdi.16https://www.dw.com/tr/mahkeme-hpv-a%C5%9F%C4%B1s%C4%B1n%C4%B1n-bedelinin-geri-%C3%B6denmesine-karar-verdi/a-61093961
Aşının SGK tarafından karşılanması gerektiği yargı kararıyla da hükme bağlanmış oldu ancak söz konusu karar, şimdilik yalnızca davanın tarafı olan kadın arkadaşımız için uygulanacak. Aynı konuda başka mahkemeler nezdinde açılmış olan davalar henüz devam ediyor. Kadınların mücadelesiyle elde edilen bu kazanım tüm kadınlar açısından emsal olarak değerlendirilmeli ve SGK kararın gereğini yaparak tüm kadın ve kız çocuklarına HPV aşısını ücretsiz sunmalı.
Türkiye’de HPV aşısının devlet tarafından karşılanmaması, devletin sağlık yönetiminde ve hizmetlerinde sorumsuz bir taraf olarak konumlandığını ortaya koyuyor. Kanseri önleyici ve hayat kurtaran bir aşı, sağlık politikalarımızda gündeme dahi alınmıyor ve bu sessizlik, iktidarın halk sağlığını önemsemediğini yeniden gün yüzüne çıkarıyor. Ortaya çıkan bu tablo, kadınların, sağlık sistemi içerisinde önemsiz sayıldığını ve ikincil konuma itildiğini gösteriyor.
Sağlık Bakanlığı’nın 2021 Yılı Bütçe Teklifi’ne göre Koruyucu Sağlık Programı ve alt program adı altında Aile Hekimliği Hizmetleri için ayrılan bütçe, özellikle pandemi koşullarında yeterli değildir. Koruyucu sağlık hizmetlerinin merkezi bütçe içindeki oranı yüzde 1,4 iken, Sağlık Bakanlığı bütçesi içindeki oranı yüzde 24,5’tir.17https://www.ttb.org.tr/haber_goster.php?Guid=b24eff98-2b30-11eb-9fec-5d38005ac4c8 Bu oran, iktidarın sağlık hizmetinde toplum sağlığını önemseyip ve güvence altına almak yerine yurttaşların hasta olmasından kazanç sağlamayı hedeflediğini ortaya koymaktadır.
İktidarın kamucu anlayıştan uzak sağlık yönetimi birçok kadının sağlığının kötüleşmesi, ihtiyaç duyduğu sağlık hizmetine erişememesi ve hatta ölmesi sonuçlarını doğurmakta. İktidar yurttaşların sağlık hakkı için sorumluluk üstlenmemekte, sağlık hizmet ve ürünlerini piyasaya havale etmektedir. Kamucu politikalar uygulanmadığında sağlık hizmetlerinden eşit koşullarda faydalanmak da mümkün olmamaktadır. Bir halk sağlığı tehdidinde yurttaşlarını korumaktansa müşterileştirerek piyasanın insafına terk eden bu sistem eşit yurttaşlık ilkesine aykırıdır. Ne istediğimiz ve taleplerimiz bellidir:
· Ped, tampon, kondom gibi cinsel üreme ve cinsel sağlık ürünleri erişilebilir ve ücretsiz olsun,
· Kanser tarama ve teşhisi etkin bir şekilde yürütülsün,
· Sağlık hizmetlerinde toplumsal cinsiyet temelli eşitlikçi politikalar uygulansın,
· HPV aşısı aşı takvimine alınsın ve tüm yurttaşlara ücretsiz olarak sağlansın.
Notlar:
[2] https://dsosyal.com/makale/saglikta-neoliberal-donusum-sehir-hastaneleri/
[3] https://dsosyal.com/makale/asi-ne-ise-yarar/
[5] https://jag.journalagent.com/androloji/pdfs/AND_20_1_25_29.pdf
[7] https://hpv.com.tr/serviks-kanseri-rahim-agzi-kanseri-sikligi-ve-dunyada-dagilimi/
[8] https://jag.journalagent.com/androloji/pdfs/AND_20_1_25_29.pdf
[10] https://www.ttb.org.tr/userfiles/files/hpv.pdf
[13] https://cisuplatform.org.tr/blog-yazilari/hpv-nedir-farkinda-misiniz/
[14] https://www.gazeteduvar.com.tr/kadin-mucadelemiz-2022de-hpvyi-yener-makale-1547789
[17] https://www.ttb.org.tr/haber_goster.php?Guid=b24eff98-2b30-11eb-9fec-5d38005ac4c8