11 Ağustos 2021 tarihinde Batı Karadeniz bölgesinde etkili olan aşırı yağışların ardından sel, taşkın ve heyelanlar meydana geldi. Yaşanan felaketten en çok Bartın’ın Ulus, Kastamonu’nun Azdavay, İnebolu, Bozkurt, Küre ve Pınarbaşı ilçeleri ve Sinop’un Ayancık ve Türkeli ilçeleri etkilendi. AFAD, UMKE, DSİ, Karayolları, İl Özel İdaresi, jandarma, emniyet, sahil güvenlik, belediye ekiplerinin katıldığı arama kurtarma çalışmaları sonucunda çok sayıda ölü ve yaralı yurttaşa ulaşıldığı bildirildi. AFAD’ın 21 Ağustos tarihli basın açıklamasına göre Kastamonu’da 71, Sinop’ta 10, Bartın’da 1 yurttaş hayatını kaybederken Kastamonu’da 10, Sinop’ta 6 olmak üzere toplam 16 yurttaş için kayıp ilanı verildi.1https://www.afad.gov.tr/bartin-kastamonu-ve-sinopta-meydana-gelen-yagislarhakkinda—2100
Sel felaketi “su baskını” kavramı altında incelenmektedir. Su baskınları sel, taşkın ve deniz kabarması gibi durumların tamamını kapsar. Taşkınlar, akarsu düzeyinin yükselmesi ya da yerleşim alanlarında göllenmeler olarak karşımıza çıkarken, seller akarsu yatağı çevresini etkilenebileceği gibi her havzada ve eğimli alanda gerçekleşebilir. Sel felaketi yoğun yağışlar sonucunda meydana gelebileceği gibi yağış gerçekleşmeden de üst havzada bulunan bir setin ya da barajın yıkılması, yoğun kar yükünün ani bir sıcaklık dalgası ile erimesi gibi durumların sonucunda da ortaya çıkabilmektedir.2Balamir, M. Plancının Kassandra Yazgısı. TMMOB Şehir Plancıları Odası. 2019
DSİ verilerine göre Şekil 1’de de görüldüğü gibi 1975-2011 yılları arasında Türkiye’de meydana gelen 820 taşkın olayı sonucunda 660 can kaybı yaşanırken, meydana gelen taşkınlar yılda yaklaşık 150 milyon TL zarara sebep olmuştur.3http://www1.mgm.gov.tr/arastirma/dogal-afetler.aspx?s=taskinlar#:~:text=Buna%20ra%C4%9Fmen%20DS%C4%B0%20verilerine%20g%C3%B6re,150%20milyon%20TL%20zarar%20vermi%C5%9FtirTürkiye’de diğer afetlerden daha sık meydana gelmekte olan sel felaketi için alınan önlemler ve afet yönetimi organizasyonu, afetin gerçekleşme sıklığı ve sebep olduğu maddi manevi kayıp göz önünde bulundurulduğunda oldukça zayıf kalmıştır.
Araştırma kapsamında 11 Ağustos 2021 tarihinde Batı Karadeniz bölgesinde meydana gelen sel ve taşkın olaylarından en çok etkilenen Bozkurt ilçesi referans alınarak, felaketin sebepleri ve sonuçlarına dair ortaya atılan iddialar, konuya dair yasal sorumluluklar ve afet yönetimi çerçevesinde literatürde öne çıkan kavramlar incelenecektir.
İddialar ve Gerçekler
1. İklim Krizi
İklim krizi kaynaklı olarak dünyanın çeşitli bölgelerinde sel ve su baskınları, heyelanlar, şiddetli fırtınalar, aşırı sıcak dalgaları, kuraklık ve yangınlar gibi olayların yaşandığı bilinirken bu olaylarının artarak devam edeceği öngörülmektedir. İnsanlığın geleceği için iklim kriziyle mücadelede uluslararası ölçekte önlemler alınması, iyileştirici çalışmaların yapılması gerekir. Bu kapsamda 2020 yılına kadar yürürlükte olan Kyoto Protokolü ve bunu takip eden Paris İklim Anlaşması gibi çeşitli açılımlar yapılmış olsa da dünya genelindeki ülkelerin iklim değişikliğiyle mücadele konusunda ulaşabildiği en ileri nokta “iklim değişikliğine uyum” söylemlerinden öteye gitmemiştir. İklim değişikliğiyle mücadele bütüncül, kapsamlı ve yaygın bir yaklaşım gerektirir. Türkiye dahil 196 ülke tarafından kabul edilen 2015 yılında hazırlanıp 2016 yılında yürürlüğe giren Paris İklim Anlaşması’nı Türkiye 2016 Nisan ayında imzalamış fakat Ekim 2021’e kadar onaylayıp yürürlüğe almamıştır.14https://www.dw.com/tr/tbmm-paris-iklim-anla%C5%9Fmas%C4%B1n%C4%B1-kabul-etti/a-59429653 Geçtiğimiz günlerde Paris İklim Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi Dışişleri Komisyonu’nda kabul edildi.39https://www.dw.com/tr/tbmmde-paris-iklim-anla%C5%9Fmas%C4%B1na-ilk-onay/a-59417267 Yıllar sonra gerçekleşen bu gelişme üzerine Ekoloji Birliği tarafından yapılan açıklamada “iktidarın anlaşmayı imzalamasının nedenlerinden birisi, artık uluslararası camiada anlaşmayı onaylamayan 6 ülkeden birisi olarak itibar kaybediyor olması…Cumhurbaşkanlığı Meclisi’nden geçen yasa, genel bütçeye 3 milyar katkı sözleşmesidir ve bu nedenle kabul edilmiştir. Biz biliyoruz ki, iktidarın iklim krizinin önlenmesine yönelik hiçbir samimi politikası yoktur.” ifadeleri yer almıştır.40https://ilerihaber.org/icerik/ekoloji-birligi-paris-anlasmasi-3-milyar-euro-icin-imzalandi-131175.html
Ülkemizde yaşanan afetlerin sebebi ve sorumlusu olarak sıklıkla iklim krizi işaret ediliyorken iklim krizine dair hiçbir somut adım atılmamaktadır. Yaşanan afet kaynaklı can ve mal kayıplarının tek başına iklim krizi ve buna bağlı olarak yağış şiddetindeki artış sebepli olduğu argümanı gerçeklikten uzak bir yaklaşım ortaya koymaktadır. 2017 yılında Kızılırmak Havzası ve çevresinde bulunan 36 istasyonun 1975 ile 2015 yılları arasında değişen yaklaşık 40 yıllık toplam yağış ve yıllık ortalama sıcaklık verilerinin incelendiği makaleye göre4https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/393614 incelenen aralıkta Bozkurt ilçesinde toplam yıllık yağışta bir trend eğilimi gözlenmezken sıcaklığın ise artış eğiliminde olduğu saptanmıştır.
Yağış olaylarını afete dönüştüren rant odaklı imar faaliyetleri, doğal süreçleri yok sayan enerji politikaları, halkın can ve mal güvenliğinden sorumlu kurumların yapısındaki değişim gibi birçok etken mevcuttur. Dolayısıyla iklim krizi son yıllarda etkisinin daha şiddetli göstermesine rağmen yaşanan afeti açıklama konusunda yetersizdir.
2.İmar Faaliyetleri
Tarihte her zaman şiddetli yağışlar gerçekleşmiş olmasına rağmen kentleşmenin doğal yapı ve çevresel faktörlerle uyumlu bir şekilde gerçekleştiği bölgelerde bu yağışlar afete dönüşmemiştir. Dolayısıyla şiddetli yağışlar vardı fakat afet riski yoktu. Sermayenin sürekli alanını ve etkisini genişleten imar faaliyetleri kentleri her geçen gün daha kırılgan hale getirmektedir. Bozkurt tarihinde ilk kez selle mücadele etmemiş, 1989 yılında gerçekleşen taşkında hiç can kaybı yaşanmamıştır.6https://www.tarimorman.gov.tr/SYGM/Belgeler/Ta%C5%9Fk%C4%B1n%20Y%C3%B6netim%20Planlar%C4%B1/Bat%C4%B1%20Kardeniz%20Ta%C5%9Fk%C4%B1n%20Y%C3%B6netim%20Planlar%C4%B1.pdf Kastamonu Bozkurt’un
sahip olduğu morfolojik yapıyı ve son 20 yıl içerisindeki kentleşme dinamiklerini incelemek aşırı yağışların nasıl afete dönüştüğünü ortaya koyması bakımından önem taşımaktadır.6 ayrı yan kolun bağlandığı Ezine Çayı 30 km uzunlukta ve deniz seviyesinden 500-0 m arası değişen yükseklikler arasında akmaktadır. Beslenme havzası ise yaklaşık 250-300 km2’lik bir alana sahiptir. Bozkurt yerleşimi ise ana yatak ve katılan kolların kuzeyinde Karadeniz’e boşalım yapan kesimde kurulmuş bir yerleşim alanıdır. 500m ile 0m arasındaki kot farkını kullanarak akışa geçen sular yan kollar ve ana dere yatağını kullanarak Bozkurt’a doğru hareket etmektedir.5https://twitter.com/paleosismolog/status/1425909065625051143
Şekil 2‘de görünen 2002 – 2021 yılları arasında Bozkurt ilçesi uydu görüntüleri13https://twitter.com/tcsavunma/status/1426607670388211717 incelendiğinde 20 yıl önce seyrek ve konutların dağların eteklerinde yer seçtiği ve topografyaya uygun yerleşilmiş bir alan olduğu görülmektedir. Taşkın sonucunda ise 20 yıl önce topografyaya uygun inşa edilmiş yapıların hiçbirinin zarar görmediği bilinmektedir.
Şiddetli yağışların meydana gelmesiyle hızla Bozkurt’a doğru hareket eden su yatak boyunca kıvrımlanma, keskin dirsekler, yatakta depolanan tomruklar, dere yatağındaki yoğun yapılaşma ve yeterli dayanıklılıkta olmayan köprüler ile karşılaşmış ve akış hızı düşmüştür. Bu durum suyun geriye doğru şişmesine ve 400 m genişlikteki tüm akarsu yatağına taşarak ağır hasarlara ve can kayıplarına yol açmıştır. Ezine Çayı akarsu atağının 400 m genişlikte olması suyun yatağı bu genişlikte kullanacağı anlamını taşımaktadır. Dolayısıyla dere yatağında gerçekleştirilen ıslah çalışmaları ile suyun 30 metreye kapatılması sonucu fazla gelen su taşmak zorundadır. Sonuç olarak yerleşimin sahip olduğu doğal yapıyı ve topografyayı görmezden gelen şehircilik anlayışı planlamada sağlıklı ve güvenli çevreler yaratmaktan ne kadar uzaklaşıldığını göstermektedir.
3.Tomruk Baskını
Suyun akış yönünü kapatarak afetin boyutunu arttıran bir diğer etken ise Orman Genel Müdürlüğü’nün tomruklarını dere yatağı üzerinde depolamış olmasıdır. Basına ulaşan görüntüler ve yapılan açıklamalara göre afet bölgesinde sırasıyla;
I. Vadide istiflenen tomruklar suyla birlikte kente doğru sürüklenmiş,
II. Sürüklenen tomruklar köprünün altına sıkışarak set oluşturmuş,
III. Oluşan setin su geçişini engellemesi sonucu birikme meydana gelmiş,
IV. Biriken su ve tomrukların oluşturduğu baskı köprünün yıkılmasına neden olmuş,
V. Setin ortadan kalkmasıyla kent kısa sürede su ve tomruk altında kalmıştır.
Türkiye’de ormanda kesilip hazırlanan odunlar fabrikalara ulaşıncaya kadar orman işletmelerinde, kesim yerleri, geçici bekletme yerleri, ara depolar, daimi satış depoları gibi yerlerde bekletilmektedir.16https://forestist.org/Content/files/sayilar/243/26.pdf Orman Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri ile ilgili kanuna15http://www.taskinyonetimi.tarimorman.gov.tr/_engine/file.axd?file=/Mevzuat/OGM_Kurulus_Kanunu.pdf göre orman ürünlerinin depolama iş ve işlemlerini yapmak ve yaptırmak Orman Genel Müdürlüğü’nün görev kapsamı dahilindedir.
Bu kapsamda depo yerinin seçimi, büyüklüğü, zemin yapısı ve düzenlenmesi ile ilgili işlemler 1986 tarihli Orman Emvalinin İstihsaline Ait Yönetmelik17https://www.resmigazete.gov.tr/arsiv/19231.pdf ve Orman Genel Müdürlüğü tarafından yayınlanmış 288 Sayılı Tebliğ18https://web.ogm.gov.tr/ekutuphane/Tebligler/Forms/Isletme_ve_Pazarlama.aspx dikkate alınarak belirlenmektedir. Buna göre orman ürünleri; sel ve heyelan tehlikesi bulunmayan sahalarda belirlenen standartlara uygun olarak depolanır. Orman ürünü depolama alanlarına ilişkin uyulması gereken kural ve standartlar yasalarla tanımlanmış olmasına rağmen bu alanlardan sorumlu kurumlar yürütme ve denetleme görevlerini yerine getirmemiş ve dere yatağında depolanan tomruklar afetin şiddetinin artmasına neden olmuştur.
4.HES’ler
Afetin ardındaki bir diğer tartışma konusu ise bölgede yer alan HES’lerin kapağının zarar gördüğü iddiasıdır. Bu süreçte muhalefet de tartışmayı özellikle HES’in kapaklarının açılması üzerinden yürüterek kamuoyunun tepkisini yanlış yönlendirmiştir. Kastamonu Bozkurt ilçesi içerisinde iki tane HES yer almaktadır. Afetin ardından kapaklarının açıldığı iddia edilen HES yerleşim yerine yakın olan Ebru Regülatör ve HES’dir (Şekil 3). HES’ler elektrik enerjisi üretmek amacıyla kurulan nehir tipi tesislerdir. Üzerine kuruldukları suyun özelliklerine göre çeşitlilik gösterirler.8https://www.wwf.org.tr/ne_yapiyoruz/ayak_izinin_azaltilmasi/su/yenilenebilir_enerjinin_surdurulebilirligi/hes_nedir2/
Bozkurt’ta yer alan HES’in ise barajlı HES olmadığı bilinmektedir. Dolayısıyla burada büyük baraj gölleri yerine daha küçük su tutma yapıları mevcuttur. Bu su tutma, yapılarda oluşabilecek hasarın görüntülerdeki gibi bir afete neden olamayacağı uzmanlar tarafından belirtilmiştir.10https://yesilgazete.org/bozkurtda-hes-bilmecesi-selin-gercek-nedeni-ne/ HES’e ait kapakların zarar gördüğü tespit edilmiş olsa da konuya dair asıl sorgulanması gereken HES’in verimliliği ile yapımı ve işletilmesi sırasında çevreye verdiği zararlardır. Yapımı sırasında açılan yollar ile doğal alanlar büyük oranda yok edilmiş, yüzey sularının doğal akışı kesilmiş ve/veya akış yolları değiştirilmiştir. HES faktörünün tek başına afete neden olması beklenmemekle birlikte HES’e ilişkin asıl sorun doğrudan etkilediği dere yatağı ve buna bağlı olarak yerleşim alanı üzerinde oluşturduğu risktir.
Yapımı, işletilmesi ve sonrasında çevreye verdiği tüm olumsuz etkiler ortadayken ilgili bakanlığın HES yapımı konusundaki ısrarının ardında yatan neden ilçenin elektrik ihtiyacının karşılanmasında başka bir alternatifin olmaması mıdır? Tabloda görüldüğü üzere söz konusu HES Kastamonu ilinin elektrik ihtiyacının yalnız %3.7’sini karşılamaktadır.41https://www.enerjiatlasi.com/hidroelektrik/ebru-hes.html
Yıl | Üretim (kWh) | Kastamonu Tüketimine Oranı | TR Tüketimine Oranı |
2016 | 2.796.730 | %0,24 | %0,001 |
2017 | 35.509.060 | %2,9 | %0,012 |
2018 | 29.329.350 | %2,3 | %0,010 |
2019 | 41.993.060 | %3,3 | %0,014 |
2020 | 2020 | %3,7 | %0,016 |
Aynı zamanda Türkiye genelinde enerji santrallerinin kurulu güçleri dikkate alındığında henüz 2014 yılında kullanılmaya başlanmasına11https://www.mmo.org.tr/sites/default/files/TEG-2020-12_T%C3%-
BCrkiye%27de%20G%C3%BCne%C5%9F%20Enerjisi_Evren%20%C3%96zg%C3%BCr.pdf rağmen güneş enerji santralleri ve geçmişi daha uzun yıllara dayanan hidroelektrik santralleri arasında enerji üretimi açısından yalnız %14’lük bir fark mevcuttur [9].9Perspektif Enerji Komisyonu Rapor 1Bu durum ilçede yaratmış olduğu olumsuz etkiler düşünüldüğünde hem böyle bir santrale ihtiyaç olmadığını hem de enerji üretiminde başka alternatiflere yönelinebileceğini göstermesi bakımından önem taşımaktadır. Dolayısıyla HES’lerin yapımında elektrik ihtiyacının karşılanmasından ziyade tüm canlı yaşamını görmezden gelen rant politikalarının belirleyici olduğu söylenebilir.
Sorumlu Kim?
Felaketin arka planını oluşturan iklim krizi, imar faaliyetleri, tomruk baskını ve HES faktörleri göz önünde bulundurulduğunda sel ve su taşkınlardan kaynaklı hasara dair sorumlular listesi oldukça uzundur. Afet öncesinde alınmayan önlemler, afet sırasındaki koordinasyon eksikliği, afet sonrasındaki iyileştirme çalışmalarındaki yetersizliklerde görüleceği üzere afetin çeşitli aşamalarında kurumsal ve kurumlar arası krizi yönetememe durumu mevcuttur.
1.Afet Öncesi
Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından 2019 yılında hazırlanan Batı Karadeniz Havzası Taşkın Yönetimi Planı’nda taşkın sahalarının iskana açıldığı tespit edilmiş ve riskler ortaya konulmuştur. Raporda 3 farklı su baskını debi senaryosuna göre oluşacak kayıp ve bu kaybı önlemek üzere kurumların alması gereken önlemler belirlenmiştir. Raporda Bozkurt için olası bir taşkın durumunda taşkın suyunun hızı ve derinliğinin tehlike yaratacağı, yerleşimin yüksek taşkın riskine maruz kaldığı ve Şekil 5’te görüleceği üzere nüfusun %45.6’sının baskından etkilenebileceği belirtilmiştir.12https://www.tarimorman.gov.tr/SYGM/Belgeler/Ta%C5%9Fk%C4%-
B1n%20Y%C3%B6netim%20Planlar%C4%B1/Bat%C4%B1%20Kardeniz%20Ta%C5%9Fk%C4%B1n%20Y%C3%B6netim%20Planlar%C4%B1.pdf
Yerleşim | Nüfus(TUİK2018) | Etkilenebilecek Maksimum Nüfus (Q500) | Etkilenen Maksimum Oran (%) |
Bartın İl Merkezi | 198.999 | 21.522 | 10.82 |
Bartın İli Ulus İlçe Merkezi | 22.333 | 1.938 | 8.68 |
Bartın İli Amasra İlçe Merkezi | 14.776 | 1.938 | 8.68 |
Bartın İli Kurucaşile İlçe Merkezi | 6.847 | 380 | 5.53 |
Kastamonu İli Abana İlçe Merkezi | 4.248 | 6462 | 45.61 |
Raporda belirtilen taşkın sınırı kentin neredeyse tamamını içerisine almakla birlikte, afet anında ve sonrasında birincil öneme sahip hastane, okul, belediye hizmet binası gibi kamu yapılarını da kapsamaktadır. Bu durum kentin afete karşı kırılganlığını artırmaktadır. Bozkurt yerleşim yerine ait imar planlarına ulaşılamamıştır fakat uydu görüntüleri (Şekil 2) ve kent dokusu göz önüne alınarak kentin planlı bir şekilde yapılaştığı görülmektedir. Planlı bir yerleşim yerinde tüm yapılar planlama sürecinin belirli aşamalarından geçtikten sonra inşa edilebilir. Bu süreçte alana ilişkin analizler gerçekleştirilir, jeolojik etüt raporu hazırlanır, ilgili kurum görüşleri alınır, yasal ve doğal
eşikler belirlenir, nüfus hesapları yapılır ve ortaya konulan plan araştırma raporunun ardından yerleşimin yapılaşma koşulları belirlenir.
Dere yatakları ve taşkınlar konusundaki 2006 yılından yayımlanan genelgeye göre,17https://www.resmigazete.gov.tr/arsiv/19231.pdf“yerleşim yerleri ile mevzii planlara göre yapılan küçük ölçekteki her türlü yerleşim birimlerine ait imar planlarının düzenlenmesi esasında DSİ Genel Müdürlüğünün tedbir ve tavsiyelerine uyulması” gerekir. Ayrıca dere yatakları üzerinde ve çevresinde yer alacak her yapılaşma girişimi için DSİ’den izin alınması zorunludur.
Bozkurt ilçesinin içerisinden geçen derenin varlığı DSİ’den de kurum görüşü alınmasını gerektirir. Dolayısıyla planda yapılaşma sınırının DSİ’nin belirtmiş olduğu taşkın sınırı dikkate alınarak oluşturulması, bu koşullar içerisinde üretilen imar planının Bozkurt Belediyesi tarafından incelenerek askıya çıkarılması ve askı süresinin ardından herhangi bir itiraz olmaması durumunda yine belediye tarafından onanmış olması varsayılır.
Bu varsayım doğrultusunda yaşanan afet göz önünde bulundurulursa afetin meydana gelmesine ilişkin çeşitli olasılıklar söz konusudur. Buna göre imar planı yapım sürecinde;
● DSİ’nin eksik ya da yanlış kurum görüşü sunmuş olması;
● Hazırlanan jeolojik etüd raporunun eksik ya da yanlış olması
● Yapılaşma koşullarının kentsel morfoloji dikkate alınmadan belirlenmesi;
● Afet olasılığına dair bir öngörünün geliştirilmemiş olması;
olasıdır. Ayrıca 2019 yılında hazılanan Batı Karadeniz Havzası Taşkın Yönetimi Planı raporunda olası risk ve alınması gereken önlemler belirtilmiş olmasına rağmen merkezi ve yerel yönetim birimleri tarafından mevcuttaki hatalı kentleşme dinamiklerinin sürdürülmüş olması muhtemeldir.
2.Afet Koordinasyonu
Türkiye’deki afete müdahale pratiği son yıllarda afet sonrasında afet bölgesine ulaşmak ve arama kurtarma faaliyetleri sürerken afetzedeler için yardım kampanyası başlatmak şeklinde gelişmektedir. Pratikteki yansıması bu şekilde ortaya çıkan afet yönetimine dair görev ve sorumluluklar Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat Ve Görevleri Hakkında Kanun, Afet ve Acil Durum Yönetim Merkezleri Yönetmeliği, Afet ve Acil Durum Müdahale Hizmetleri Yönetmeliği ile belirlenmiştir.
2013’te yayımlanan Afet Ve Acil Durum Müdahale Hizmetleri Yönetmeliği’ne göre afet müdahale faaliyetleri ulusal ve yerel düzeyde hazırlanacak müdahale planları doğrultusunda uygulanacaktır.20https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/3.5.20135703.pdf
Yönetmeliğe göre ilgili kurumlar tarafından afet ve acil durumlara ilişkin müdahale çalışmalarında görev alacak hizmet grupları ve koordinasyon birimlerine ait görev ve sorumlulukları ve müdahale süreçlerinin iş akışlarını tanımlamak üzere Türkiye Afet Müdahale Planı (TAMP), Ulusal Düzey Hizmet Grubu Planı, İl Afet Müdahale Planı, Yerel Düzey Hizmet Grubu Operasyon Planları, Acil Durum Planı hazırlanacaktır.
2009’da yayımlanan Afet Ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunla; İçişleri Bakanlığı Sivil Savunma Genel Müdürlüğü (SSGM) ve Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Afet İşleri Genel Müdürlüğü, Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Genel Müdürlüğü (TAY) yerine kurulan AFAD afet müdahale süreçlerine dair en yetkili kurumdur. AFAD birimlerinden Müdahale Dairesi Başkanlığı afet ve
acil durum esnasında kamu, özel ve sivil toplum kuruluşları ile yabancı kaynakları değerlendirerek afet müdahale süreçlerini yürütmekle görevlidir. İllerdeki afet ve acil durum yönetimi merkezleri bu birime bağlı olarak çalışır.21https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2009/06/20090617-1.htm
Afet ve acil durum yönetim merkezlerinin kuruluşu, görev ve sorumlulukları ile merkezler arasındaki koordinasyona dair esaslar Afet ve Acil Durum Yönetim Merkezleri Yönetmeliği ile belirlenmiştir.22https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/3.5.20111377.pdf
Afet ve acil durum hizmetleri bakanlıklarda müsteşar veya yetkilendirecekleri yardımcılarının, illerde valinin, kurulması valilerce gerekli görülen ilçelerde ise kaymakamın başkanlığında kurulur. AFAD’ın bir afet nedeniyle faaliyete geçmesi halinde, il ve ilçe afet ve acil durum yönetim merkezleri afet bölgesinde yürütülecek faaliyetlerin koordinasyonunu sağlar. Afet durumunda il afet ve acil durum yönetim
merkezlerinde yürütülecek koordinasyon faaliyetleri TAMP kapsamında çeşitli afet türlerine göre farklılaşmaktadır. Afet müdahale çalışmalarının birbiriyle entegre faaliyet gösterecek farklı hizmet grupları eliyle yürütülmesi öngörülmektedir. Buna göre su baskını olaylarında görevlendirilecek hizmet grupları: Haberleşme, Ulaşım Altyapı, Güvenlik ve Trafik, Arama ve Kurtarma, Nakliye, Sağlık, Tahliye Yerleştirme
ve Planlama, Alt Yapı, Enerji, Barınma, Hasar Tespit, Enkaz Kaldırma, Gıda Tarım ve Hayvancılık, Teknik Destek, Zarar Tespit gruplarıdır. İl afet ve acil durum yönetim merkezleri yürütülecek müdahale çalışmalarında bu hizmet gruplarına ek olarak AFAD saha destek personeli, Kızılay, Gençlik ve Spor Bakanlığı Afet ve Rehabilitasyon Gönüllüleri, Türkiye İş Kurumu tarafından temin edilen işçiler ve STK’lardan
katılacak olan gönüllü ekipleri de organize etmekle yükümlüdür.
Mevcut imkanlar dahilinde Batı Karadeniz bölgesinde gerçekleşmiş olan sel felaketine yapılan müdahalenin belirlenen planlar ve tanımlı süreçler doğrultusunda uygulanıp uygulanmadığını tespit etmek olanaklı olmamakla birlikte yapılan araştırma sonucunda Bartın, Sinop ve Kastamonu illerine ait İl Afet Müdahale ve Yerel Düzey Hizmet Grubu Operasyon Planlarına rastlanmamıştır. Dolayısıyla tanımlanan bunca yetki ve sorumluluğa rağmen afete yapılan müdahalenin plansız ya da anlık planlar doğrultusunda gelişmiş olması ve buna bağlı olarak yetki karmaşası, eksik ve yanlış müdahale, toplumun sürece dair yanlış bilgilendirilmesi gibi durumların yaşanması kaçınılmazdır.
3.Afet Sonrası İyileştirme Çalışmaları
Deprem, yangın, su baskını, yer kayması, kaya düşmesi, çığ, taşman ve benzeri afetlerde; yapıları ve kamu tesisleri genel hayata etkili olacak derecede zarar gören veya görmesi muhtemel olan yerlerde alınacak tedbirler ve yardımlarda 7269 sayılı kanunun23https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.3.7269.pdf hükümleri uygulanmaktadır. Dolayısıyla kanunun uygulanması için temel şart yapıların ve kamu tesislerinin genel hayata etkili olacak derecede zarar görmüş veya görebilecek olmasıdır. Afetin genel hayata etkinliği ise aynı yasada belirtilmiş olan esaslara uygun olarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca hazırlanacak yönetmelik tarafından belirlenmektedir. Bu yönetmeliğe göre; yıkılan, oturulamaz hale gelen bina sayısı, zarar gören yapı ve tesislerin genel hayata etki derecesi, mahallin ekonomik ve sosyal özellikleri, zararın kamuoyundaki tepkisi, normal hayat düzenindeki aksamalar ve benzeri hususlar genel hayata etkili sayılmaktadır.
Bozkurt yerleşimi 13 Ağustos tarihinde söz konusu yasa doğrultusunda afet bölgesi ilan edilmiştir. Afet bölgesi ilan edilmesinin ardından ilgili bakanlık tarafından afetin meydana geldiği arazinin durumu ile bütün yapı ve kamu tesisleri incelenerek hasar tespit raporu hazırlanmaktadır. Normal hayata dönüşebilmesi için bu rapor dahilinde kararlar alınır ve uygulanır. Gördüğü hasar durumuna göre binalardan yıktırılması ve boşaltılması gerekenlere bu işlemler uygulanır. Hasar görmüş fakat ıslahı mümkün olan
yapıların fen kurullarının belirleyeceği şartlar doğrultusunda tamiri yapılır. Bu süreçte afetzedelerin geçici olarak barınmalarını sağlamak üzere baraka ve konutlar inşa ettirilir ya da kiralanır. Geçici barınma tedbirini kendisi almak isteyen kişiler için de nakit ödeme yapılır. Aynı zamanda afet nedeniyle zarara uğramış yerleşimlerde imar planı mevcut ise Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca değiştirilmesi gerekli görülmediği takdirde inşaata hemen izin verilir.
Yasada tanımlanmış olan süreç dikkate alındığında Bozkurt’un afet bölgesi ilan edilmesiyle birlikte yapılan uygulamaların mağduriyetin giderilmesi ve olası yeni afetlerin engellenmesi konusunda çözüm üretmediği görülmektedir. Bundan sonraki süreçte taşkın sınırının acele kamulaştırılarak boşaltılması, mevcut imar planlarının revize edilmesi, erken uyarı sistemlerinin geliştirilmesi, tomruk depolama alanlarının taşınması, HES’lerin yerine başka enerji elde etme yollarına yönelinmesi gerekirken bu alanlar onarılarak yeniden kullanıma hazırlanıyor ve acele kamulaştırma kararıyla24https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2021/08/20210825.pdf TOKİ yapıları için yeni alanlar açılıyor. Dolayısıyla günün sonunda afet sonrası iyileştirme çalışmaları kapsamında afetin izlerinin silinmesinin maddi yükü borçlanmayla konut edindirme projeleri ve yapılan nakdi desteklerin yetersizlikler sonucu yine hiçbir sorumluluğu olmamasına rağmen halkın omuzlarına bindirilmektedir.
Sel ve Diğer Doğal Afetlerden Nasıl Kaçınılabilir?
1.Entegre Havza Yönetimi
Suyun akışa geçtiği en üst noktadan deniz veya göle ulaştığı noktaya kadar geçtiği ekosistemlerin tamamının bu alandaki doğal varlıkları kullanan ve yöneten tüm bileşenlerle birlikte yönetimini öngören yaklaşım Entegre Havza Yönetimi olarak adlandırılmaktadır.28https://sutema.org/buyuk-resim/su-yonetimi.28.aspx#:~:text=Entegre%20Havza%20Y%C3%B6netimi%2C%20suyun%20ak%C4%B1%C5%9Fa,birlikte%20y%C3%B6netimini%20%C3%B6ng%C3%B6ren%20bir%20yakla%C5%9F%C4%B1md%C4%B1r Sanayi toplumlarında gelişen planlama pratikleri ile arazi kullanım kararları ve su tüketimi arasındaki ilişki belirginleşmiş ve 1950’lerden itibaren su kaynakları yönetiminde havza bazlı uygulamalar yaygınlaşmıştır. “Bir drenaj havzasında erozyonu, dere akışlarını ve selleri kontrol altına almak ve kaliteli su üretmek üzere, havzada bulunan doğal kaynakları düzenleme ve yönetme sanatı” olarak ele alınan su havzası yönetimi kavramı zamanla “su toplama havzalarında erozyonu ve yamaç arazideki yüzeysel akışı önlemek, sel ve dere akışlarını kontrol etmek, havza alanındaki doğal kaynakların teknik ve yönetim düzenlemesini yapmak, havza ile ilgili insanların sosyo-ekonomik yönden daha kaliteli yaşam seviyelerine ulaşmalarını
sağlamak amacıyla alandaki tüm kaynakların geliştirilmesi ve yeni kaynakların bulunarak faydalanılacak duruma getirilmesindeki uğraşlar” olarak tanımlanmaya başlamıştır.29https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/946528
Entegre havza yönetimine ilişkin uluslararası ortak standart bir model olmasa da ülkelerde uygulanan yaklaşımların ortak özellikler Cobourn tarafından37Cobourn, J., “Integrated Watershed Management on the Truckee River in Nevada”, Journal of the American Water Resources Association, Vol.35, no. 3, 1999, pp. 623-632. şöyle tanımlanmıştır:
● Entegre havza yönetimi bütünleyici nitelikte bir sistem yaklaşımıdır. Çok çeşitli konu ve problem ile bunların ilişkilerini dikkate alır;
● Suyun miktarı ile birlikte kalitesini de dikkate alır, sadece su temini ve taşkın kontrolü gibi problemlerle ilgilenmez;
● Disiplinlerarası bir yaklaşımdır; toplumun her kesimi ile birlikte tüm ekosisteme hitab eder;
● Uzun vadeli sürdürülebilirliği hedefler; mevcut ve gelecekteki problemleri, çözümleri ve sonuçları dikkate alır;
● Devletin tüm kademe ve kuruluşları arasında koordinasyon gerektirir;
● Su kaynaklarının kullanımı açısından planlama ölçeği son derece geniştir; ancak su kalitesinin en etkin biçimde yönetimi alt havzalarda gerçekleştirilebilir;
● Yönetim süreci yaşayan bir olay olup, sürekli iyileştirme ve gelişime yer verir;
● Sosyal boyutu son derece önemli olup çoğunlukla toplumun, sorumlulukları konusunda eğitilmesini gerektirir;
● Entegre havza yönetimi için, tüm toplumun katılımıyla uzun vadeli hedeflerin geliştirilmesi gerekir.30https://www.imo.org.tr/resimler/ekutuphane/pdf/340.pdf
Entegre Havza Yönetimi tüm havzanın temsil edildiği ve katılımcıların rollerinin ve sorumluluklarının açıkça tanımlandığı bir havza komisyonu tarafından yürütülür. Kurulan havza komisyonu suyun kullanımı ve yönetimi ile ilgili sorunlar belirler. Komisyon belirlenen sorunlar doğrultusunda ortak bir havza vizyonu geliştirir. Kaynak koruma, kullanım ve yönetim planları ortaya çıkan havza vizyonu doğrultusunda tasarlanır. Taşkın yönetimi, kirlilik kontrolü ve biyolojik çeşitliliğin korunması, peyzaj restorasyonu ve alan yönetimi konusunda toplumun eğitim ve bilincini geliştirilmesi gibi araçların organizasyonu bu planlar ile şekillenir.31https://sutema.org/buyuk-resim/su-yonetimi.28.aspx#:~:text=Entegre%20Havza%20Y%C3%B6netimi%2C%20suyun%20ak%C4%B1%C5%9Fa,birlikte%20y%C3%B6netimini%20%C3%B6ng%C3%B6ren%20bir%20yakla%C5%9F%C4%B1md%C4%B1r
2.Risk Yönetimi ve Sakınım Planlaması
Sosyal bilimlerden, mühendislik alanlarına çeşitli alanlarda yaygın olarak kullanılan “risk” kavramı İş Sağlığı Ve Güvenliği Risk Değerlendirmesi Yönetmeliğine25https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuat?MevzuatNo=16925&MevzuatTur=7&MevzuatTertip=5 göre “tehlikeden kaynaklanacak kayıp yaralanma ya da başka zararlı sonuç meydana gelme ihtimali” olarak ifade edilmektedir. 5902 sayılı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda26https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.5902.pdf risk “belirli bir alandaki tehlike olasılığına göre kaybedilecek değerlerin ölçüsü”; risk azaltma “belirli bir kesim veya alanda geliştirilen afet senaryolarına göre, olası risklerin önlenmesi, kabul edilebilir ölçülere indirilmesi ya da paylaşımı amacıyla alınacak her türlü planlı müdahale” ve risk yönetimi “ülke, bölge kent ölçeğinde ve yerel ölçekte risk türleri ve düzeylerini tespit etme, azaltma veya paylaşma çalışmaları ile bu alandaki planlama esasları” olarak tanımlanmıştır.
Risk kavramının afet yönetimi literatürüne ve bu kapsamda geliştirilen politikalara dahil edilmesi bu alandaki yönelimin değişimiyle açıklanmaktadır. Ulusal ve uluslararası alanda akut müdahale pratikleri çevresinde geliştirilen ve afet sonrasında arama kurtarma sürecinin koordinasyonu, afetzedelere sağlık hizmetleri ve temel ihtiyaç yardımlarının iletilmesi gibi süreçleri yürütmek üzere kurgulanan geçmiş afet yönetim politikalarının yerini risk kavramın da denkleme dahil edildiği yeni afet politikaları
almaktadır. Bahsi geçen yeni afet politikaları farklı büyüklüklerdeki doğal ve beşeri olayların meydana gelmesi durumunda oluşacak maddi ve manevi kayıp olasılığı göz önünde bulundurularak kurgulanan afet senaryoları doğrultusunda şekillenmektedir.27 https://www.spo.org.tr/resimler/ekler/eabe3a1649ffa2b_ek.pdf?tipi=58&turu=X&sube=0
Mevzu bahis yeni afet yönetim politikaları çerçevesinde kırsal ve kentsel alanda meydana gelebilecek afetlere dair risklerin tespiti ve bu risklerin hafifletilmesi ya da tamamen ortadan kaldırılması amacıyla çeşitli araçlar geliştirilmektedir. Detaylı analizler sonucunda tespit edilecek risklerin azaltılması amacıyla ortaya konacak çaba şehircilik literatüründe “Sakınım Planlaması” kavramına tekabül eder. Sakınım planı (Mitigation Plan), diğer afet yönetimi araçlarından afet sonrasında ‘zararları gidermek’ için tasarlanan Yara Sarma Planı (Reconstruction Plan) ve ‘acil duruma hazırlıklı olmak’ için ortaya konan Acil Durum Planından (Emergency Preparedness Plan; Contingency Plan) farklı olarak afet henüz meydana gelmeden uygulanması gereken bir plan türüdür.27 https://www.spo.org.tr/resimler/ekler/eabe3a1649ffa2b_ek.pdf?tipi=58&turu=X&sube=0
Sakınım Planı bir yerleşim yerinde risk gösteren sistemlerin mekansal ve analitik çalışmaları ve risklerin yönetimine ilişkin belgelerden oluşur. Sakınım Planı kapsamında yerleşim alanı ve içerdiği sistemler, mekansal bir bütün olarak incelenir, yer bilimsel bulgulara dayalı olarak altyapı, yapı stoku ve kentsel çevrelerin taşıdığı risk düzeyleri ayrı ayrı belirlenir. 7269 sayılı yasa ile afet sonrası koşullar ve acil durum yönetimi için ilgili yönetim birimine yetkiler, sorumluluklar ve ödevler verildiği gibi, Sakınım Planı da, afet öncesi zarar azaltma ve hazırlık çalışmalarına ilişkin sorumlulukların belediye yönetimleri başta olmak üzere hangi yönetimlerce yerine getirileceğini tanımlar.38https://depremzemin.ibb.istanbul/wp-content/uploads/2020/11/IBB_Deprem-Master-Plani.pdf
3.Dayanıklı/Dirençli Kentler
Dayanıklılık kavramı kullanımı 1970’lerden beri başta afetler ve ekolojik sistemler olmak üzere farklı alanlarda yaygınlaşmaya başlamıştır.32https://www.researchgate.net/publication/322499032_Dayaniklilik_Kuraminin_Kent_Planlama_ile_Iliskilendirilmesi Başlıca kullanım alanları ekoloji, biyoloji ve psikoloji disiplinleri olan dayanıklılık kavramı son yıllarda mühendislik, ekonomi ve kent çalışmaları alanlarında da yaygınlaşmaktadır. Risk, savunmasızlık ve sürdürülebilirlik kavramları ile birlikte kullanılan dayanıklılık kavramı “tehlikelere maruz kalınmasının ardından, bu duruma etkili bir şekilde dayanılması, durumun
ekosistem, toplum ve/veya bireyler üzerinde etkilerinin en kısa sürede azaltılması ya da uyum sağlanması ve gelecekteki tehlikelerden korunulması” olarak tanımlanmaktadır.33http://yereliz.org/wp-content/uploads/2021/01/Dayanikli_Kentler_Rehberi_9ocak-dijital.pdf
Kentlerin barındırdığı yoğun ekonomik faaliyetler ve insan nüfusu yoğunluğu bakımından her türlü doğal ve insan kaynaklı felakete hazırlıklı olması yaşamsal öneme sahiptir. Özellikle iklim değişikliği kaynaklı olarak kontrol edilemeyen orman yangınları, yoğun yağışların sebep olduğu sel baskınları ve toprak kaymaları, sıcak hava dalgaları ve kuraklıklara ilişkin çalışmalarla yaygınlaşan dayanıklılık teorisi kent çalışmalarında doğal ve insan kaynaklı tehlikeleri önleme ve yönetme kapasitesi olarak tanımlamaktadırlar.34https://www.researchgate.net/publication/322499032_Dayaniklilik_Kuraminin_Kent_Planlama_ile_Iliskilendirilmesi Dirençli kentlerin, gelecekte karşılaşacakları şokları ve stresleri, içerisindeki sosyal, ekonomik ve teknik sistemleri ve altyapı fonksiyonlarını sürdürebilmelerini sağlayacak biçimde absorbe edebilecek kapasiteye erişmiş olması beklenmektedir.35https://resilientcitiesnetwork.org/
Kentlerin dayanıklılık seviyesi çeşitli ölçütler doğrultusunda belirlenmektedir. OECD tarafından 2018 yılında farklı ölçüt ve göstergelerin bir arada ele alınmasıyla, hibrit bir ölçüt ve gösterge seti oluşturulmuştur. Kentlerin dayanıklılık ölçütleri tabloda listelenmektedir:36https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/965984
Değerlendirme Alanı | Ölçüt | Gösterge |
Sosyal | Gelir ve eşitsizlik (sosyal içerme) | • Hane halkı geliri • Yoksulluk oranı • GINI İndeksi • Mekânsal ayrışma oranı • Her 100.000 kişide evsiz kentli sayısı • Ücretli işlerin %’si |
Sosyal Kapital ve Sosyal Bütünleşme | • Her 10.000 kişilik nüfusa düşen STK ve diğer sosyal sorumluluk kuruluşlarının sayısı • Düzenli mahalle derneği toplantıları düzenleyen komşulukların %’si • Sosyal ağ desteği algısının varlığı (aile, arkadaşlar) • İnsanlar arasında yerel ağ desteği algısının varlığı (komşular vb.) | |
Sağlık ve Esenlik | • Özel veya resmi sağlık sigortasına sahip nüfus %’si • 15 yaş üstü nüfusta bireysel sağlığına ilişkin algı, • Ortalama yaşam kalitesi (memnuniyeti) | |
Sağlık servisleri kapasitesi | • Her 100.000 kişiye düşen doktor sayısı, • Her 100.000 kişiye düşen hastane yatağı, • Bir önceki sene afetlere hazırlık çalışması gerçekleştirmiş hastane %’si. | |
Acil durum servisleri | • İlk aramada yangın ihbarına ortalama cevap süresi, • Bir önceki sene yıl polis ihbarlarına ortalama cevap verme süresi, • Yerel yönetimin acil durum desteğinin algısı | |
İletişim | • Her 100.000 kişide telefon bağlantısı sayısı, • İnternet servislerine erişimi olan hane halkı yüzdesi, • Dil yeterliliği olan nüfus %’si. | |
Ekonomik | Ekonomik çeşitlilik | • Tek-sektör ekonomik bağımlılığı • Bireysel firmalara güven |
Ekonomik Yenilikçilik | • Kentte bir önceki sene her 100.000 kişilik nüfus içinde yeni kurulan iş sayısı • Her 1 milyonluk kentli nüfus içinde patent başvuruları, • Yükseköğretim eğitiminin işgücü içindeki payı | |
Beceriler ve İstihdam | • Kentsel işsizlik oranı, • Ortaöğretim kurumlarını bitirme yüzdesi, • 6 aydan daha fazla işsiz durumda olan nüfus %’si | |
Çevre (Doğal ve Yapay çevre) | Konut | • Konut yoksunluğu: kalabalık olarak kabul edilen konutta yaşayan nüfusun %’si, • Nüfusun en fakir %20’si tarafından konutlara harcanan hane halkı geliri %’si, • Yapı kod denetiminden geçen evlerin %’si, • Afet tehlikesinin kuvvetine dayanacak şekilde tasarlanmış veya uyarlanmış yüksek düzeyde afet tehlikesine maruz kalan konut birimlerinin %’si. |
Geçici Barınma İhtiyaçları | • Şehrin acil barınma imkanlarına 72 saat boyunca ulaşabilmesi için hizmet verebilecek nüfus %’si, • Beklenen kamu talebine karşı güvenli tehlike barınağı, • Bir şehirde 72 saat boyunca yiyecek rezervlerinin kişi başına %’si. | |
Enerji | Yıllık müşteri başına ortalama elektrik kesintisi sayısı • Elektrik üretim kapasitesinin en az%5’ini sağlayan farklı tedarik kaynaklarının sayısı, • Kentteki enerji kaynaklarının temel evsel işlevleri yerine getirebileceği gün sayısı |
Referanslar:
[1] https://www.afad.gov.tr/bartin-kastamonu-ve-sinopta-meydana-gelen-yagislarhakkinda—2100
[2] Balamir, M. Plancının Kassandra Yazgısı. TMMOB Şehir Plancıları Odası. 2019
[3] http://www1.mgm.gov.tr/arastirma/dogal-afetler.aspx?s=taskinlar#:~:text=Buna%20ra%C4%9Fmen%20DS%C4%B0%20verilerine%20g%C3%B6re,150%20milyon%20TL%20zarar%20vermi%C5%9Ftir
[4] https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/393614
[5] https://twitter.com/paleosismolog/status/1425909065625051143
[6]https://www.tarimorman.gov.tr/SYGM/Belgeler/Ta%C5%9Fk%C4%-B1n%20Y%C3%B6netim%20Planlar%C4%B1/Bat%C4%B1%20Kardeniz%20Ta%C5%9Fk%C4%B1n%20Y%C3%B6netim%20Planlar%C4%B1.pdf
[7]https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2019/05/20190503-1.htm
[8]https://www.wwf.org.tr/ne_yapiyoruz/ayak_izinin_azaltilmasi/su/yenilenebilir_enerjinin_surdurulebilirligi/hes_nedir2/
[9] Perspektif Enerji Komisyonu Rapor 1
[10]https://yesilgazete.org/bozkurtda-hes-bilmecesi-selin-gercek-nedeni-ne/
[11] https://www.mmo.org.tr/sites/default/files/TEG-2020-12_T%C3%-
BCrkiye%27de%20G%C3%BCne%C5%9F%20Enerjisi_Evren%20%C3%96zg%C3%BCr.pdf
[12] https://www.tarimorman.gov.tr/SYGM/Belgeler/Ta%C5%9Fk%C4%-
B1n%20Y%C3%B6netim%20Planlar%C4%B1/Bat%C4%B1%20Kardeniz%20Ta%C5%9Fk%C4%B1n%20Y%C3%B6netim%20Planlar%C4%B1.pdf
[13]https://twitter.com/tcsavunma/status/1426607670388211717
[14] https://www.dw.com/tr/tbmm-paris-iklim-anla%C5%9Fmas%C4%B1n%C4%B1-kabul-etti/a-59429653
[15] http://www.taskinyonetimi.tarimorman.gov.tr/_engine/file.axd?file=/Mevzuat/OGM_Kurulus_Kanunu.pdf
[16] https://forestist.org/Content/files/sayilar/243/26.pdf
[17] https://www.resmigazete.gov.tr/arsiv/19231.pdf
[18] https://web.ogm.gov.tr/ekutuphane/Tebligler/Forms/Isletme_ve_Pazarlama.aspx
[19] 26284 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 2006/27) Sayılı
[20] https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/3.5.20135703.pdf
[21] https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2009/06/20090617-1.htm
[22] https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/3.5.20111377.pdf
[23] https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.3.7269.pdf
[24] https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2021/08/20210825.pdf
[25] https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuat?MevzuatNo=16925&MevzuatTur=7&MevzuatTertip=5
[26] https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.5902.pdf
[27] https://www.spo.org.tr/resimler/ekler/eabe3a1649ffa2b_ek.pdf?tipi=58&turu=X&sube=0
[28] https://sutema.org/buyuk-resim/su-yonetimi.28.aspx#:~:text=Entegre%20Havza%20Y%C3%B6netimi%2C%20suyun%20ak%C4%B1%C5%9Fa,birlikte%20y%C3%B6netimini%20%C3%B6ng%C3%B6ren%20bir%20yakla%C5%9F%C4%B1md%C4%B1r
[29] https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/946528
[30] https://www.imo.org.tr/resimler/ekutuphane/pdf/340.pdf
[31] https://sutema.org/buyuk-resim/su-yonetimi.28.aspx#:~:text=Entegre%20Havza%20Y%C3%B6netimi%2C%20suyun%20ak%C4%B1%C5%9Fa,birlikte%20y%C3%B6netimini%20%C3%B6ng%C3%B6ren%20bir%20yakla%C5%9F%C4%B1md%C4%B1r
[32]https://www.researchgate.net/publication/322499032_Dayaniklilik_Kuraminin_Kent_Planlama_ile_Iliskilendirilmesi
[33] http://yereliz.org/wp-content/uploads/2021/01/Dayanikli_Kentler_Rehberi_9ocak-dijital.pdf
[34]https://www.researchgate.net/publication/322499032_Dayaniklilik_Kuraminin_Kent_Planlama_ile_Iliskilendirilmesi
[35] https://resilientcitiesnetwork.org/
[36] https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/965984
[37] Cobourn, J., “Integrated Watershed Management on the Truckee River in Nevada”, Journal of the American Water Resources Association, Vol.35, no. 3, 1999, pp. 623-632.
[38] https://depremzemin.ibb.istanbul/wp-content/uploads/2020/11/IBB_Deprem-Master-Plani.pdf
[39] https://www.dw.com/tr/tbmmde-paris-iklim-anla%C5%9Fmas%C4%B1na-ilk-onay/a-59417267
[40] https://ilerihaber.org/icerik/ekoloji-birligi-paris-anlasmasi-3-milyar-euro-icin-imzalandi-131175.html
[41] https://www.enerjiatlasi.com/hidroelektrik/ebru-hes.html