ODTÜ’nün kayyum rektörü Verşan Kök, geride bıraktığımız yıl, pandemi bahanesiyle mezuniyet törenini engellemeye çalışmıştı. Asıl gerekçenin pandemi değil de Boğaziçi Direnişi ile beraber üniversitelerden kayyum rektörlere karşı yükselen tepkiden kaçmak olduğu açıktı. Bu yıl da Boğaziçi Rektörlüğü’nün toplu mezuniyet törenini ‘’mali nedenlerden dolayı’’ yapmayacağını açıklamasının ardından ODTÜ Rektörlüğü de gönderdiği e-posta ile ‘’güvenlik nedenleri’’nden dolayı benzer bir karar aldığını ifade etti. İki nedenin de uydurma olduğu, altında protestolardan kaçma arayışının yattığı ortada. Boğaziçi Mezuniyeti’ne dair bir nokta, protestolardan çekinildiğini daha net bir şekilde gösteriyor aslında: Kayyum rektör Naci İnci, gönderdiği e-postada mezuniyette eylem yapacak mezunların mezun kartlarının iptal olacağını yazdı. Bunu da mezuniyet gerçekleşmeden önce yaparak üniversitenin mezunlarını adeta tehdit etti.

Mezuniyetlere yönelik saldırılar yeni değil. Özellikle ODTÜ özelinde son birkaç yıldır mezuniyet kriminalize ediliyor. 2018’de üç öğrenci, mezuniyet töreninde taşıdıkları pankarttan dolayı “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla gözaltına alınmıştı. 2019 yılındaki mezuniyetten önce ise dört öğrenci evine polis baskını düzenlenmişti.

Peki mezuniyete neden saldırılıyor, tören neden yasaklanmaya çalışılıyor? Gençlikten korkuyorlar da o yüzden. Memleketin sorunlarına çözüm arayan, siyasete ilgi duyan, üniversitelerin şirketlerin arka bahçesi haline gelmesine açıkça karşı çıkan gençliğe yönelen saldırılar bu korkunun ürünü. Gençliğin Türkiye tarihinde taşımış olduğu rolün farkındalar. Gençliğin yeniyi ve ileriyi hedeflemekteki ısrarını, bu yöndeki dinamizmini herkesten iyi biliyorlar. Bu yüzden gençliği yasaklamaya, onun sesini kısmaya ve gençlerin ülkeyle bağını koparmaya çalışıyorlar.

ODTÜ Mezuniyeti’nde öğrenciler yıllardır pankartları aracılığıyla ülke sorunlarıyla ilgili fikir belirtiyor, emekten ve aydınlanmadan yana duruş ortaya koyuyor. AKP iktidarının sermayedar ve dinci ortaklarıyla hayalini kurduğundan epey uzak bir üniversite yapısı bu. Kariyer topluluklarına üniversitelerde açılan kapılar fayda etmiyor. Dinci gericilerin ve faşistlerin rahatlıkla kampüslerin içinde istediklerini yapabilmesi işe yaramıyor. Eşitlik ve özgürlükten yana olan öğrenci topluluklarının kapatılması çare olmuyor. Tüm saldırılara karşı gençlik bu memleket bizim demeye devam ediyor. Tezer Özlü’nün çokça tekrarlanan sözlerinin aksine; burasının bizi öldürmek isteyenlerin değil, bizim ülkemiz olduğunu varlığı ile kanıtlıyor.

Üniversitenin tüm bölümlerinden ardı ardına gelen sesler ise kendi değerlerinde ısrar etmenin mutlaka karşılık bulacağını bir kez daha gösteriyor, rektörlüğün planını daha şimdiden suya düşürüyor.

ODTÜ öğrencileri bu yıl da kendi mezuniyetlerini kendileri düzenleyecek. 30 Temmuz saat 10.00’da rektörlük önünde bir araya gelip “ODTÜ’de Mezuniyet Devrim’de Olur” diyecek ve herkesi 6 Ağustos’ta Devrim’de yapılacak mezuniyete çağıracak.

Yalım Aydın
Author