Uzun süre zarfında yapılan bir ankete göre, giderek artan eşitsizlik algısı hem toplumsal kurumlara hem de kapitalizme olan güveni sarsıyor.

2020 Edelman Güven Barometresi – şu an 20. Senesinde – çoğu insanın artık çok çalışmanın kendilerine daha iyi bir hayat sağlayacağına inanmadığını ortaya çıkardı.1 https://www.edelman.com/sites/g/files/aatuss191/files/2020-01/2020%20Edelman%20Trust%20Barometer%20Global%20Report_LIVE.pdf

Güçlü ekonomik performansa rağmen, bütün gelişmiş piyasalardaki katılımcıların çoğu beş yıl içinde daha iyi bir hayat sürdüreceklerine artık inanmıyor.

Bu, en azından gelişmiş piyasalarda, ekonomik büyümenin artık güvene sebep olmadığını gösteriyor – yani alışılagelmiş anlayışın altüst oluşunu.

“Bir güven paradoksunda yaşıyoruz,” diyen Edelman şirketinin CEO’su Richard Edelman, şöyle devam ediyor:

“20 yıl önce güveni ölçmeye başladığımızdan beri, ekonomik büyüme yükselen güveni besliyordu. Bu durum Asya ve Ortadoğu’da devam ediyor ancak, şu an ulusal gelir eşitsizliğinin daha önemli bir faktör olduğu gelişmiş piyasalarda devam etmiyor.

“Korku umudu boğuyor ve uzun zamandır kabul gören çok çalışarak sınıf atlanabileceği varsayımı şu an geçersiz.”

Elitler ve Halk Arasında Büyüyen “Güven Uçurumu”

Anket yapılan küresel nüfusun yüzde elli sekizi şu anki hali ile kapitalizmin dünyaya yarardan çok zarar verdiğini ifade etti.

Küresel ölçekte çalışanların çoğu (yüzde 83) otomasyon, olası bir ekonomik durgunluk, mesleki eğitim eksikliği, daha ucuz yabancı rekabeti, göç ve esnek ekonomi gibi sebeplerle işlerini kaybetmekten korkuyor.

Katılımcıların yüzde elli yedisi ülkelerinde bir zamanlar gördükleri saygıyı ve değeri kaybedeceklerinden endişeli.

Neredeyse üçte ikisi teknolojik değişimin çok hızlı gerçekleştiğini hissediyor. Avustralya, teknolojiye güvende en büyük düşüşlerden birini gösteriyor.

Avustralyalılar en çok esnek ekonomi, takip eden durgunluk, mesleki eğitim yoksunluğu ve yabancı rekabeti sebebiyle işlerini kaybetmekten korkuyor.

Barometre, aynı zamanda elitler ve halk arasında da “güven uçurumu” saptadı. Edelman, bunun büyüyen gelir eşitsizliğini yansıtıyor olabileceğini düşünüyor.

“Şu an bir yanda elitler arasında Alice Harikalar Diyarında’dakine benzer bir canlılık diğer yanda da kitlesel bir ümitsizlik gözlemliyoruz,” diyor.

Dünya çapındaki eğitimli kesimin yüzde 65’i (25-65 yaş arasında, üniversite mezunu, hane geliri en tepedeki yüzde 25)2Bu cümlede yer alan ve yazının devamında birden fazla defa tekrarlanan “eğitimli kesim” ifadesi, orijinal metinde “informed public” olarak geçiyor. Yüksek eğitimli farklı mesleklerden beyaz yakalıların hızla işçileştiği ve yeni üniversite mezunları arasında işsizliğin arttığı koşullarda “eğitimli kesim” içinde sayılmanın koşullarından birinin “hane geliri en tepedeki yüzde 25” olarak belirlenmesine hak vermemiz mümkün olmamakla birlikte kaynak metnin terminolojisine bağlı kalmak adına çeviri bu şekilde yapılmıştır. kurumlarına güvendiklerini söylerken kitlesel nüfusun yalnızca yüzde 51’i (toplam küresel nüfusun yüzde 83’ünü temsil eden geri kalan herkes) aynı şeyi söylüyor.

“Sonuç, iki ayrı güven gerçekliği dünyası” diyor rapor.

Eğitimli kesim – daha varlıklı, yüksek eğitimli ve sıkı haber takipçisi kitle- bütün kurumlara kitlesel nüfustan çok daha fazla güveniyor.

“Piyasaların çoğunda, nüfusun yarısından daha azı kurumların doğru olanı yapacağına güveniyor.

“Şu an sekiz piyasada iki kitle arasında tüm zamanların en yüksek güven uçurumu görülüyor- bu endişe verici bir güven eşitsizliğine işaret ediyor.” Avustralya’da eğitimli kesim arasındaki güven oranı yüzde 68, kitlesel nüfustaki yüzde 45’lik güven oranından çok daha yüksek.

Çeviri: Zozan Baran

* Yazının orijinali, “People No Longer Believe Working Hard Will Lead to a Better Life, Survey Shows” başlığıyla 20 Ocak 2020 tarihinde abc.net.au’da yayımlanmıştır. Neoliberal politikalar nedeniyle işsizlik, eşitsizlik ve gelecek kaygısı hızla yükselirken  bu durumun Türkiye’yle sınırlı olmadığını sermaye sınıfı temsilcilerinin gözünden aktaran bu içeriği Dsosyal okurlarıyla paylaşıyoruz. Neoliberal yıkım politikalarının çok yönlü etkilerini ortaya koyan özgün ve çeviri içerikleri paylaşmaya devam edeceğiz. Çeviri içerikler, Dsosyal’in yayın politikasıyla uyumlu olmak zorunda değildir.


[1] https://www.edelman.com/sites/g/files/aatuss191/files/2020-01/2020%20Edelman%20Trust%20Barometer%20Global%20Report_LIVE.pdf

[2] Bu cümlede yer alan ve yazının devamında birden fazla defa tekrarlanan “eğitimli kesim” ifadesi, orijinal metinde “informed public” olarak geçiyor. Yüksek eğitimli farklı mesleklerden beyaz yakalıların hızla işçileştiği ve yeni üniversite mezunları arasında işsizliğin arttığı koşullarda “eğitimli kesim” içinde sayılmanın koşullarından birinin “hane geliri en tepedeki yüzde 25” olarak belirlenmesine hak vermemiz mümkün olmamakla birlikte kaynak metnin terminolojisine bağlı kalmak adına çeviri bu şekilde yapılmıştır.

Döviz ile destek olmak için Patreon üzerinden bağış yapabilirsiniz.
Türk Lirasıyla destek olmak için Kreosus üzerinden bağış yapabilirsiniz.
Devrim dergisini dijital ya da basılı olarak edinmek, abone olmak için Shopier’daki mağazamıza göz atabilirsiniz.
James Purtill
Author