Dün gece Resmi Gazete’de yayımlanan bir Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’yle devlet, kadın katillerini, tecavüzcüleri, çocuk istismarcılarını, tacizcileri ve LGBTİ+ düşmanlarını koruyacağını ilan etti. Tersinden söyleyelim: 2011 yılında bizzat AKP iktidarı tarafından imzalanmış olan ve TBMM’nin onayıyla yürürlüğe giren “Kadına Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi” yani İstanbul Sözleşmesi, AKP Genel Başkanı’nın tek başına verdiği bir kararla “feshedildi.”

Hukuksuzdur. Anayasa’nın 90. maddesine göre usulüne uygun yürürlüğe konmuş olan uluslararası antlaşmalar kanun hükmündedir. Yasama organı dışında hiçbir irade uluslararası bir antlaşmayı kendi kendine feshedemez.

Dahası, karar Meclis eliyle alınmış olsaydı da yani tırnak içinde “hukuka uygun” olsaydı da meşru olmayacaktı. Kadınların yıllar boyu mücadele ederek kazanmış olduğu İstanbul Sözleşmesi’ni “feshettik” diyenler her kim olurlarsa olsunlar bizim nezdimizde kadınlara savaş açmış kabul edilecekti. AKP iktidarı, kadına yönelik şiddeti ve ev içi şiddeti önlemekte taraf devletlere yükümlülükler yükleyen ve önlem almayan devletleri sorumlu sayan sözleşmeden çıkarak kadınları kavgaya davet etmiştir. Altında AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın imzası olan bu karar kadınlar için hükümsüzdür. Bu kavganın kaybedeni AKP iktidarı olacaktır.

Biraz geriye dönelim. İstanbul’da imzaya açıldığı için İstanbul Sözleşmesi olarak bilinen Kadına Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi, uluslararası hukukta kadına yönelik şiddetle mücadele alanında en güncel, en yüksek standartları içeren ve en kapsamlı bağlayıcı metin. 2011 yılında imzaya açılan sözleşme 1 Ağustos 2014’te yürürlüğe girdi. Yani bizzat bugün sözleşmeyle kavga eden AKP iktidarı tarafından imzalandı ve yürürlüğe konuldu. Fakat yürürlüğe konulduğu günden beri sözleşmenin hemen hiçbir yükümlülüğü AKP tarafından yerine getirilmedi.

Sözleşmeyi çokça anlattık. Özellikle kadınlara dönük tarihi bir saldırının yapıldığı böyle bir günde biz İstanbul Sözleşmesi’ni tartışmaya açmayacağız. Toplumun büyük çoğunluğunun İstanbul Sözleşmesi’ni sahiplendiğini, “sözleşmeden çıkılsın” diyenlerin %7 oranında marjinal bir toplam olarak kaldığını zaten biliyoruz.1https://www.gazeteduvar.com.tr/gundem/2020/09/01/konda-istanbul-sozlesmesinden-cikilmasini-isteyenlerin-orani-yuzde-7

Geçtiğimiz Temmuz ayında bir grup dinci gerici meczup olan ve başını Abdurrahman Dilipak’ın çektiği Türkiye Düşünce Platformu’nun “Namus cinayetleri toplumu ayakta tutan temel değerlerdendir” diyerek hazırladıkları raporu Cumhurbaşkanlığı’na sunmalarıyla başlayan tartışmalarda saflar belirginleşmişti. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılsın diyenler Akit TV’de yaptığı konuşmada “12-17 yaş arası çocuk doğurmak için en ideal yaştır. O yaşta biri süper kadındır” diyerek çocuk istismarını ve pedofiliyi öven Prof. Muttalip Kutluk Özgüven’di. AKP’nin ne istedilerse verdiği cemaatlerden olan İsmailağa Cemaati ve Cübbeli Ahmet’ti. Bütün düzen muhalefetinin ilkesiz seçim ittifakları uğruna Erbakan anmasında arkasına dizilmekte bir sorun görmediği Saadet Partisi ve Temel Karamollaoğlu’ydu. 2019 yılından beri “şeytanın sözleşmesi” diyerek sözleşmeyi hedef gösteren Yusuf Kaplan, Sema Maraşlı gibi AKP kalemşorlarıydı. Bakanlığı sırasında binlerce kadının katledildiği Aile, Çalışma, Sosyal H. Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk’tu.

Pandemi şartlarında bile meydanları doldurarak “İstanbul Sözleşmesi Yaşatır” diyen kadınlar o günlerde AKP iktidarına geri adım attırdı. Sözleşmeyi tartışmaya açmaya çalışan yobazlar “Mayınlı bölgeye girdik. Yorulduk, incindik” deyip ortadan kayboldular.2https://dokuz8haber.net/gundem/mayinli-alana-girdigimizi-farkettik-istanbul-sozlesmesinden-cekiliyoruz/ Her yönden sıkışan AKP iktidarı İstanbul Sözleşmesi’ni bir grup yobazın rüyalarını renklendirmek ve iktidarda kalmak için kullanabileceğini sanmıştı ancak kadınlar cevabı sokakta verdi.

Dün geceyse AKP’nin adet haline getirdiği çok daha sinsi bir saldırı biçimiyle, bir gece yarısı kararnamesiyle İstanbul Sözleşmesi’nin feshedildiğini duyduk. Kadınları dövme özgürlüğü isteyenler, zorla evlilik dayatmasıyla çocuk istismarı suçunu işleyen “mağdur babalar,” İstanbul Sözleşmesi’ni savunan kadınları tecavüzle tehdit eden kadın düşmanları haberi sevinçle karşıladı. Fakat AKP’nin dinci-gerici, kadın düşmanı saldırılarına karşı hakları ve hayatları için direnen kadınlar düşmanları sevindirmedi. AKP’nin bu sinsi saldırısı kadınlarda tek bir karşılık buldu: önünde durulamaz bir öfke.

Öfkeliyiz çünkü İstanbul Sözleşmesi kadınların dişiyle tırnaklarıyla kazıdığı, ülkenin her yerinde sokaklarda ilmek ilmek ördüğü, kökü yüz yıllara dayanan bir mücadelenin eseri. İstanbul Sözleşmesi bizim. Mücadeleyle kazandıklarımızı eğer geri almaya cüret edeceklerse yine aynı şekilde mücadele edeceğiz. AKP iktidarı yobazları sevindirmek için katilleri, çocuk istismarcılarını, LGTBİ+ düşmanlarını koruyacağım diyorsa bugün ülkenin her yerinde cevabı bir adım bile geri çekilmeyen kadınlardan alacak.

Kadınların AKP’yle ve AKP’nin temsilcisi olduğu düzenle kan uyuşmazlığı var. Bu yüzden ne yaparlarsa yapsınlar karşılarında önce kadınları bulmaya devam edecekler. Ama artık AKP’nin saldırılarına, cezasızlıkla cesaretlendirilen failler eliyle bir kişi daha eksilmeye tahammülümüz yok. Haklarımıza ve hayatlarımıza saldırmayı bir daha akıllarından bile geçirmesinler diye önünde durulamaz öfkemizin önünde durulamaz bir dayanışmaya ve örgütlenmeye dönüştürülmesi gerekiyor.

İstanbul Sözleşmesi’ni savunmak bu kavgaya dahildir. İstanbul Sözleşmesi uygulanacak. Şiddete ve kadın cinayetlerine son vermek bu kavgaya dahildir. Kadınlar özgürce yaşayacak. Esnek güvencesiz, sendikasız çalışmaya mahkum edilen emekçi kadınlarla dayanışmayı büyütmek bu kavgaya dahildir. Emeğimiz kurtulacak. Ne giydiğimizden, nasıl yaşadığımıza kadar hayatımızı tahakküm altına almaya çalışan dinci gericiliğe inat “Makbul kadın olmayacağız” demek bu kavgaya dahildir.

Kadınlar laikliği kazanacak. Şundan da eminiz: En sonuncu kavganın kaybedeni mutlaka AKP olacak.

Notlar:

[1] https://www.gazeteduvar.com.tr/gundem/2020/09/01/konda-istanbul-sozlesmesinden-cikilmasini-isteyenlerin-orani-yuzde-7

[2] https://dokuz8haber.net/gundem/mayinli-alana-girdigimizi-farkettik-istanbul-sozlesmesinden-cekiliyoruz/

Döviz ile destek olmak için Patreon üzerinden bağış yapabilirsiniz.
Türk Lirasıyla destek olmak için Kreosus üzerinden bağış yapabilirsiniz.
Devrim dergisini dijital ya da basılı olarak edinmek, abone olmak için Shopier’daki mağazamıza göz atabilirsiniz.
Leyla Gülhan
Author